Birleşmiş Milletler, çölleşme tehdidine karşı farkındalık oluşturmak için 1994’te 17 Haziran’ı ‘Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ ilan etti.
Bu tarih, aynı zamanda ‘BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin yıl dönümü. BM verilerine göre, dünyada 4 milyar hektar alan ve 110 ülkede 1,5 milyar insan çölleşme ve kuraklık tehdidi altında.
BM verilerine göre dünyada çölleşmenin en yoğun olduğu dönem 1968-1973 yıları arasında Afrika Sahel Kuşağı’nda gerçekleşti. Burada yaklaşık 100 bin insan kuraklık ve çölleşme nedeniyle hayatını kaybetti, 750 bin insan açlıkla karşı karşıya kaldı. Alınan tedbirlerle dünyanın yeniden aynı felaketle karşılaşması engellenmeye çalışılıyor.
Kuraklık ve çölleşmeye önlem olarak Türkiye, 2019-2030 Eylem Planı’nı devreye almıştı. 2030’a kadar sürdürülecek ‘Çölleşmeyle Mücadele Eylem Planı’ ile toprakların korunması hedefleniyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin yüzde 22,5’i yüksek çölleşme hassasiyetine sahip. Ülkenin yüzde 50,9’unda ise orta düzeyde bir çölleşme hassasiyeti bulunuyor. Türkiye; toprakları, coğrafi konumu, iklimi ve toprak yapısı nedeniyle, çölleşmeye, arazi tahribatına, erozyona ve kuraklığa çok hassas olarak değerlendiriliyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Aralık ayında yapılan BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 16. Taraflar Konferansı’nda (COP16), Türkiye’nin Eylem Planı’nı açıkladı. Buna göre şu önlemler hayata geçirilecek:
Kuraklık ve çölleşmeye karşı bireysel olarak alınabilecek önlemler de var. En başta gelen önlem ise su israfı yapmamak ve kullan-at tipi ürünleri mümkün olduğunca kullanmamak.
Türkiye’deki su kaynaklarının yaklaşık yüzde 70’i tarımsal sulamada kullanılıyor. Modern yöntemlerle hem kullanılan su miktarını azaltmak hem de israfı en aza indirebilmek mümkün. Tarla açmak amacıyla mera, orman, sulak alanlara zarar verilmemesi, orman yangınlarına karşı dikkatli olunması, besicilik yapılırken hayvanların ormana zarar vermemesi de çölleşmeyi önleyebilir.