Arama Sonuçları

Programlar

Zamanın Kudüs'ü Kudüs'ün Zamanı

Bir yıldır hazırlıkları devam eden, Türkiye'nin "Kudüs" konulu en büyük sahne performansı "Zamanın Kudüs'ü Kudüs'ün Zamanı" adlı  dramatik gösteri eş anlı olarak TRT AVAZ'dan canlı olarak ekranınıza gelecek.

Üç semavi dinin ortak değeri Kudüs’ün, geçmişten günümüze uzanan ruhani varlığı, “Zamanın Kudüs’ü Kudüs’ün Zamanı” adlı teatral gösteri ile 26 Aralık akşamı Haliç Kongre Merkezi’nde izleyici karşısına çıkıyor.

Kültür ve sanatın dili ile evrensel mesajların verildiği dramatik sahne gösterisinde, 130 Devlet Tiyatrosu sanatçısı rol alırken, 70 kişilik teknik ekip de sahne gerisinde görev alacak.

Müziğin ve dansın bütünlüğü içinde sahnelenecek oyunda, sahne ile bütünleşen video mapping uygulaması da görsel zenginliği en üst boyuta taşıyacak.

“Zamanın Kudüs’ü Kudüs’ün Zamanı” adlı dramatik sahne gösterisi kadro zenginliği Türkiye tarihinin “Kudüs” konulu en büyük sahne performansı olacak. Haliç Kongre Merkezi’nde 26 Aralık saat 19:00’da sahnelenecek gösteri ücretsiz olarak izlenebilecek.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği, Kudüs Platformu tarafından hazırlanan “Zamanın Kudüs’ü Kudüs’ün Zamanı” adlı gösteride Hz. Ömer’den Selahaddin Eyyubi’ye, Yavuz Sultan Selim’den Abdülhamit’e Kudüs’ün manevi kimliğini yaşatmış liderlerin hayatlarından kesitler sunulacak. İrfandan Medeniyete Hareketi Kudüs Platformu'nun “2017 Kudüs yılı” etkinliklerinin gala gösterisine Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile birlikte çok sayıda özel davetli de katılacak.

Son Güncelleme: 26 Aralık 2017 14:39

Balkanlar ve Göç

TRT, “Balkanlar ve Göç” adlı belgesel ile tarihin kapılarını aralıyor... 1989’da Bulgaristan’dan Anadolu’ya yönelik Türk göçü, insanlık tarihinin gördüğü en büyük dramlardan, ayrılıklardan biridir. Fakat bu, bölgeden Türkiye’ye yaşanan ilk göç değildir. Çünkü, Balkanlardan Türkiye’ye yönelik göçlerin ve acıların tarihi 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Asıl yoğun muhaceret ise 18. yüzyılın başından itibaren yaşanmıştır. Hatta 1927 yılına gelindiğinde, 11 milyona ulaşan Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun, 7 milyonunun göç sonucunda Anadolu’ya geldiği saptanmıştır. Doğal olarak bu denli yoğun göç hareketi, pek çok araştırmacının da dikkatini çekmiştir. Tabi ki, kurtuluşu ve geleceği Anadolu’da arayanlar sadece Türkler ve Müslümanlar değildir. Aynı zamanda çok sayıda gayrimüslim de benzer duygu ve niyetlerle bu coğrafyaya akın etmiştir. Başta Rumlar olmak üzere Bulgarları da içine alan gayrimüslim göçlerinin nedeni ekonomik nitelikli olup, dolayısıyla isteğe bağlıdır. Bunlar arasında göç nedeni Türkler ve Müslümanlar’la aynı olan tek gayrimüslim grup, Yahudiler’dir. “Balkanlar ve Göç” adlı belgesel 14 bölüm olarak gerçekleştirildi. Programın yapım, yönetim ve metin yazarlığı ise Metin Edirneli’ye ait. 16 Nisan Cumartesi günü, saat 19.30’da TRT 2’de ekrana gelecek belgeselin ilk bölümünde;1689’da Avusturya güçlerinin Üsküp’ü bombalaması sonucu meydana gelen Anadolu’ya yönelik ilk Türk göçleri ile, yine 18.yüzyılın sonunda başlayıp, 1922’ye kadar süren kitlesel Rum göçleri ve az sayıda yaşanan Bulgar göçleri ele alınıyor.

Son Güncelleme: 25 Nisan 2017 13:49

Kızıl Elma

Ünlü yapımcı Osman Sınav'ın imzasını taşıyan dizi film " Kızılelma" TRT AVAZ''da... ÜLKEN İÇİN YAŞA AŞKIN İÇİN ÖL! Urfa Ceylanpınar’da, sınırın sıfır noktasında, iki Türk askeri nöbette. Ovanın sessizliği, 200 kişilik ağır silahlı bir grubun ani saldırısıyla bozulur. İki asker, şimdi ölümle hayat, görev bilinci ile korku arasında saniyelik bir seçim yapmak zorunda. Cezalı, sorunlu ve sıradışı bir asker, Murad Altay’ın delice cesaretiyle saldırı önlenir, silahlı grup durdurulur. Şimdi Murad Altay, tüm Türkiye’de günün konusu ve haber bültenlerinin yeni gözdesidir. Murad, Ceylanpınar Devlet Hastanesi girişinde toplanan meraklı kalabalığa ve kameralara doğru yumruğunu havaya kaldırır ve haykırır: “Ülken için yaşa, aşkın için öl..!”. Murad’ın söylediği bu cümle, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in İstanbul birimi başkanı Meryem Kadıoğlu’nun beyninde yankılanır. Bu genç adam kimdir, bu cümle nereden kulağına gitmiştir, tüm bu çılgınca savaşı nasıl kazanmıştır? Hızla araştırılır ve Meryem Hanım, 24 saat sonra Murad’ın karşısındadır; tereddütsüz, Murad’a hayatının teklifini yapar: MİT’e katılmak ve hayatını Türkiye’ye adamak. Murad, teklifi kabul eder. Şimdi Murad Altay, aklını, gücünü ve tüm varlığını, gözlerden uzak bu savaşa verecektir. O artık bir MİT ajanı olarak, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milletini hizmet etmeye, çıkarlarını savunmaya ve her türlü saldırıya karşı korumaya and içmiştir. Tam da Murad’ın yemin ederek Teşkilata adım attığı sıralarda, Uluslararası karanlık bir odak, hedefinde Türkiye olan tüyler ürpertici bir komploya start verir. Şimdi hem Murad, hem de Türkiye, daha önce görülmemiş bir saldırının karşısındadır. Artık kaybedilecek çok şey vardır ama kazanmak, sadece bir avuç vatanseverin ölüme karşı yürümesiyle mümkündür. Türkiye, ya korkunç bir kaosun içine yuvarlanacak, ya da bu kavgadan bir kez daha başarıyla çıkarak kendi millî amacına, kendi KIZILELMA’sına ulaşacaktır. Kızılelma, bu bir avuç “kahraman”ın özverili hayatıdır. Onlar, Türkiye'nin, büyümek ve bölgesinden yeniden adalet ve refahın merkezi olmak yolundaki bu ülke için yaşayacak, mücadele edecek ve “maceradan maceraya” koşacaklardır. Osmanlı’nın, Selçuklu’nun, Fatih Sultan Mehmet’in, Kanuni Süleyman’ın “Kızılelma” rüyası, günümüz Türkiye’sinin heyecanıyla harmanlanacak, kahramanlarımız, gelenekten aldıkları güçle geleceğe yürüyeceklerdir.

Son Güncelleme: 30 Mart 2017 15:29

Haberler