07 Ekim 2022 14:59
Geçmişin izlerini bugünlere taşıyan camiler, hem ibadet edenleri hem de yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor.
Osmanlı döneminde inşa edilen, asırlardır yaşanan birçok olaya rağmen ayakta kalan tarihi camiler, özellikleri, mimarileri, yapılış hikayeleri ve ihtişamlarıyla dikkati çekiyor.
Sultanların yaptırdıkları selatin camilerden birçoğu, Osmanlı'nın ikinci başkenti Edirne'de yer alıyor.
Gideri devlet hazinesinden karşılanmayan, padişahın kendi bütçesiyle yaptırdığı sultan mirası yapıların birbirlerine yakın olması nedeniyle kente gelenler tüm camileri rahatlıkla ziyaret edebiliyor.
Edirne İl Müftüsü Alettin Bozkurt, tarihi ve kültürel yapısıyla ön plana çıkan kentte özellikle ecdat yadigarı camilerin inanç turizmine büyük katkı sağladığını söyledi.
Edirne'nin dünyadaki tüm Müslümanlara 92 yıl başkentlik yapmış bir şehir olduğunu anlatan Bozkurt, kentte 32 tarihi cami bulunduğunu belirtti.
Özellikle Mimar Sinan'ın gözbebeği Selimiye'nin kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olduğunu vurgulayan Bozkurt, "Selimiye şu anda restorasyonda ama ibadete açık, ziyaret etmek isteyen vatandaşlarımız gelebilir. Çevre düzenlemesi bitti, Selimiye çok daha güzel görünür hale geldi." dedi.
Selimiye'den 160 yıl önce yapılan Eski Cami'nin de önemini vurgulayan Bozkurt, büyük hat yazılarıyla ön plana çıkan camide, "Hacerül Esved" taşının bir parçasının da bulunduğunu anımsattı.
Kentteki tarihi camilerin hepsinin yapıldığı dönemden izler taşıdığını anlatan Bozkurt, "Selimiye'nin yapısı, Eski Cami'nin yazısı, Üç Şerefeli'nin kapısı, Muradiye Camisi'nin çinisi, İkinci Bayazıt'ın da sinisi meşhurdur. Ziyaret için kente gelen vatandaşların mutlaka görmelerini tavsiye ederim." dedi.
Türk-İslam sanatının zirve örneği, Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" dediği Selimiye Camisi her yıl yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı sonrası Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tamamlanan Meydan Projesi kapsamında çevre düzenlemesi yapılan camide restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Tek kubbesinin Allah'ın birliğini, pencerelerin 5 kademeli oluşunun İslam'ın 5 şartını, 4 vaaz kürsüsünün 4 mezhebi, külliyedeki 32 kapının 32 farzı, arka minaredeki 6 yolun imanın 6 şartını temsil ettiği söylenen Selimiye Camisi, ramazanda artan bir yoğunlukla yılın her dönemi yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
Üç Şerefeli Cami de Osmanlı'da revaklı avlunun ilk kez denendiği yapı olarak mimarideki yerini alıyor.
Rivayete göre, II. Murat, dönemin ünlü mimarlarından Müslihiddin Ağa'dan bayram namazını resmeden bir cami yapmasını istiyor. Müslihiddin Ağa'nın 1437'de temellerini attığı, 2 rekat bayram namazını temsilen 2 sütun üzerinde yükselen ve 9 tekbiri temsilen de 9 kubbeden oluşan caminin yapımı 10 yılda tamamlanıyor.
Osmanlı'nın Fetret döneminde, Süleyman Çelebi'nin emriyle yapımına başlanan, I. Mehmet döneminde bitirilen, mimarlığını Konyalı Hacı Alaaddin'in yaptığı Eski Cami'de "Hacerül Esved" taşının bir parçası da bulunuyor.
II. Murat döneminde Edirne'de Eski Cami'de Hacı Bayram Veli'nin vaaz verdiği kürsü, saygı nedeniyle imamlarca kullanılmıyor. I. Mahmut döneminde duvarlarına büyük puntolarla nakşedilen hat yazılarına onarımlar sırasında yenileri eklenen cami, halk arasında "Ulu Cami" ya da "Yazılı Cami" olarak da anılıyor.
Eski Cami de özellikle "Hacerül Esved"in parçasını görmek isteyenlerin ziyaret etmeden geçemediği bir adres olarak öne çıkıyor.
Sultan 2. Murat'ın, Mevlana'nın rüyasına girip istemesi üzerine yaptırdığı söylenen Muradiye Camisi de dışarıdan sade, içindeki işlemeleriyle ihtişamlı görünümüyle dikkati çekiyor.
Kesme taşlardan yapılan camide iç kısımda kullanılan çini süslemeler de ilgi görüyor.