19 Ocak 2019 08:22
Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve bağımsızlığın kazanılmasında önemli bir dönüm noktası kabul edilen "Kanlı Ocak" olayları, aynı zamanda Azerbaycan tarihinin şanlı bir sayfası olarak görülüyor.
Her yıl 20 Ocak'ta yüz binlerce Azerbaycanlı, katliamın kurbanlarının defnedildiği Bakü'deki Şehitler Hiyabanı'nı ziyaret ediyor.
1990 yılının başlarında Ermenilerin artan toprak taleplerine ve Sovyet yönetimine tepki göstermek için protesto gösterileri düzenleyen Azerbaycanlıları dağıtmak için Bakü'ye gelen Sovyet ordusu, 20 Ocak'ta aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 150'ye yakın sivili katletmiş, yüzlerce kişiyi yaralamıştı.
O yaralılardan biri de yalın elle Sovyet tanklarının önüne çıkan ve kendisini yaralayan kurşunların parçalarını bugün de bedeninde taşıyan Samir Piriyev.
Piriyev, bacağına 4 kurşun isabet etmesine ve çok kan kaybetmesine rağmen yaşlı bir adamın onu kucağına alarak hastaneye götürmesi sonucu kurtuldu.
Sovyet ordusu Bakü'ye girmesin diye şehrin bugün "20 Ocak" olarak adlandırılan bölgesinde 19 Ocak 1990'da nöbet tutan Piriyev, tanık olduklarını şöyle anlattı:
"Bölgede bulunan bir troleybüsle yolu kapatmıştık. BMP markalı zırhlı araçla troleybüse ateş açtılar. Daha sonra silahsız insanlara ateş açmaya başladılar. Ben de bacağımdan yaralandım. 4 kurşun isabet etti. Montum delik deşik olmuştu. Sürünerek bir yere saklandım. Yaşlı bir adam beni kucağına alarak hastaneye götürdü. Hastanede elektrik kesilmişti. Doktorlar yetersizdi. Bana tıp fakültesi öğrencisi genç bir doktor adayı müdahale etti. Mum ışığında bacağımdaki mermilerden birini çıkarttı. Diğer kurşunları ise sabah çıkarttılar. Hala bacağımda, kemiğime saplanmış halde mermi parçaları var. Zaman zaman acısını hissediyorum."
"Bana şehitlik yok, şahitlik nasip oldu"
Piriyev, daha önce Sovyet ordusunda askerlik yaptığını belirterek "Sovyet ordusunun kendi vatandaşına kurşun sıkacağını aklımıza bile getiremezdik. Fakat bunlar bu millete boyun eğdirmek istiyorlardı. Ama unuttukları bir şey vardı. Biz Türk milletiyiz. Türk milleti hiçbir zaman boyun eğmez. Türk milleti vatanını canından da çok seviyor." dedi.
Vatan için ölmenin güzel bir şey olduğunu ifade eden Piriyev, "Bana ise en azından Azerbaycan için azıcık da olsa kanımı akıtmak nasip oldu. Vatan için ölmeye her zaman hazırız. Bana şehitlik yok, şahitlik nasip oldu." ifadelerini kullandı.
"Ellerimizde çiçeklerle çıkmıştık. Onları barışla karşılamayı düşünüyorduk"
Kanlı Ocak olaylarının tanıklarından Tahir Fetullayev Bakü'de Sovyet ordusuna ait Salyan kışlasının önünde kurşunların hedefi oldu.
Kışladaki zırhlı araçlar kente çıkmasın diye nöbet tutan kalabalıktan biri olan Fetullayev, şunları anlattı:
"Silahsızdık. Aslında ellerimizde çiçeklerle çıkmıştık. Onları barışla karşılamayı düşünüyorduk. Saat 23.50'de zırhlı araçları çalıştırdılar. 23.55'te havaya kırmızı fişekler attılar. Fişeklerin ardından kurşun yağmuru başladı. Biz de kurşunlara hedef olmamak için kaçmaya başladık. Kaçarken kışladan çıkan iki askerle karşılaştım, onları iterek kurtulmaya çalıştım. Fakat arkadan ateş ettiler ve bacağımdan yaralandım. Yine de yürüyerek uzaklaştım. Bir müddet sonra bir araca bindirerek beni hastaneye ulaştırdılar. Yolda bir yaralı ve bir ceset aldık."
Fetullayev, hastanede çok sayıda yaralının bulunduğunu hatırladığını söyleyerek "Bir süre sonra kendimi kaybettim. Gece uyandığımda yaşlı bir kadının dudaklarımı ıslattığını gördüm. Mermi sesleri sabaha kadar devam etti. Sabah da ülkede olağanüstü hal ilan edildi. Katliam 26 Ocak'a kadar devam etti. Sovyet ordusu Neftçala, Celilabat ve Lenkeran'da da katliam yaptı." ifadelerini kullandı.
Azerbaycanlılar, 1990 yılının başlarında Ermenilerin artan toprak taleplerine ve Sovyet yönetimine tepkilerini göstermek için Bakü'nün Azadlık Meydanı'nda uzun süre gösteriler düzenledi.
Sovyet ordusu, 20 Ocak'ta Bakü'ye girerek aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 134 sivili katletti ve olaylarda 750 kişi yaralandı.
Anahtar Kelimeler: azerbaycan, 20 ocak, katliam, kanlı ocak, bakü,