13 Kasım 2020 18:54
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Onay ve İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mensur Akgün, Azerbaycan'ın sahadaki kazanımlarının ardından, masadaki kazanımları, Türkiye'nin bundan sonraki süreçte üstleneceği rolü, Nahçıvan koridorunun açılması ve oluşan yeni dengenin bölge ülkelerine yansımalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Onay, Azerbaycan’ın Karabağ’da büyük bir zafer kazandığının altını çizerek, Ermenistan’ın anlaşmada belirtilen toprakları Azerbaycan’a teslim ettiğinde masadaki zaferin daha net görülebileceğini ifade etti.
Erivan’da Paşinyan hükümetine karşı ciddi bir muhalafetin olduğuna dikkati çeken Onay, Ermenistan’ın anlaşma hükümlerine tam olarak uyulması konusunda bazı ciddi geri adımlar atmasının da ihtimal dahilinde bulunduğunu dile getirdi.
Onay, Ermenistan’ın coğrafi açıdan bir iç devlet olduğunu hatırlatarak, "Bir iç devletin varlığını sürdürebilmesi, komşularıyla olan ilişkilerinin gidişatına bağlıdır. Erivan yönetimi çatışmacı politikaları terk edip, uzlaşmacı bir tutum takınır ise bu durumdan başta Ermenistan olmak üzere bütün Güney Kafkasya kazançlı çıkar." ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Karabağ’da konuşlanmasını olumsuz bir gelişme olarak değerlendiren Onay, Türkiye’nin de bölgede en az Rusya kadar önemli bir güç olduğunu ve Türkiye’nin dahil olmadığı bir Karabağ çözümünün mümkün olmadığını kaydetti.
Onay, Azeybaycan ile Nahçıvan’ın bir koridorla birleşmesi durumunda Türkiye ile Azerbaycan arasında oluşacak coğrafi toprak bütünlüğüne dikkati çekerek, bu durumun jeopolitik açıdan son derece önemli bir güç merkezi oluşturacağını belirtti.
Güney Kafkasya’da istikrar Türkiye’nin lehine
Türkiye ve Rusya'nın bölgedeki en temel iki aktör olduğunun altını çizen Onay, şöyle devam etti:
"Rusya, ne Batı ittifakının, ne de Türkiye’nin bölgede etkili olmasını isteyecektir. Çünkü Putin’in dış politika doktrinlerinden biri de eski Sovyet topraklarında Rusya’ya alternatif olacak bir gücün ortaya çıkmasına engel olmaktır. Türkiye’nin Güney Kafkasya’da etkisinin artması Rusya’yı rahatsız etse de Ruslar bölgedeki Türkiye gerçeğini kabul etmek durumundalar. Türkiye bölgedeki iki büyük güçten biri olarak Güney Kafkasya’da vardır, Azerbaycan’da da vardır, Gürcistan’da da vardır.”
Onay, Güney Kafkasya’da mevzi kazanabilmek için ABD’nin ve Fransa’nın da bölgede bir huzur ortamı istemediklerine dikkati çekerek, "Çünkü Güney Kafkasya’da gelişecek istikrar bu ülkelerin lehine değil, Türkiye’nin lehine gelişir. Öte yandan, bölgedeki kaosun devamı için Ermenistan’ı destekleyen Fransa, savaşın doğrudan kaybedenlerinden biri olmuştur." şeklinde konuştu.
"Karabağ’daki süreçten en karlı çıkan ülke Türkiye oldu"
Akgün ise Bakü yönetiminin, sahada kazanılan zaferin ardından, masada elde edilen kazanımlardan memnun olduğunu dile getirerek, herhangi bir tahrik durumunda, konjonktüre de bağlı olarak, Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı yeni bir harekete girişebileceğini ifade etti
Ermenistan’ı ve Paşinyan hükümetini çok sallantılı bir dönemin beklediğini vurgulayan Akgün, "Dünyanın neresinde olursa olsun, böyle bir maceraya kalkışılan ve böyle güçlü bir milliyetçiliğin hakim olduğu bir yerde iktidarda kalmak çok kolay değil." dedi.
Akgün, Türkiye’nin bölgede oluşturulacak barış gücüne doğrudan askeri katkıda bulunmasa da sürecin içinde yer alacağını kaydetti.
Nahçıvan koridorunun açılması maddesinin Türkiye için bu konudaki en önemli nokta olduğunun altını çizen Akgün, "Böylece Orta Asya’ya uzanan yeni bir kapı açılmış olacak. Azerbaycan ile Türkiye arasında karayolu kısalmış olacak." diye konuştu.
Yaşanan süreci bölgesel aktörler üzerinden değerlendiren Akgün, şunları kaydetti:
"Rusya’nın bölgedeki ağırlığı ciddi oranda artmış oldu ve Gürcistan bu durumdan oldukça rahatsız. Fransa da durumdan hiç memnun değil, çünkü bölgedeki dengenin büyük oranda dışında kaldı. Rusya bu anlaşmaya ara buluculuk etmeden önce de bölgede ağırlığı hissedilen bir ülkeydi. Biliyorsunuz Ermenistan sınırını Ruslar korur, bu yüzden bu anlaşma öncesinde de Ermenistan’da çok sayıda Rus askeri vardı. Dolayısıyla Rusya var olan gücünü pekiştirdi, ancak sürecin sonunda en karlı Türkiye çıktı. Sadece bölgedeki ağırlığını arttırmakla kalmadı, aynı zamanda dünya çapında bir oyun kurucu ülke olduğunu kanıtlamış oldu. Şimdi bu durumu diğer bölgelerdeki varlığımızı pekiştirmek için kullanmamız gerekiyor."