04 Aralık 2020 11:49
Poyraz, yaptığı değerlendirmede, Ermenistan'ın 1992'de ilk önce Şuşa'yı işgal ettiğini, Azerbaycan'ın bu tarih ve kültür şehrini kurtarmasıyla, 30 yıllık Karabağ savaşının başladığı yerde sona erdiğini ifade etti.
Ermenistan’ın teslim olmasının ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yapmış olduğu Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğu yönündeki açıklamasını iki türlü okumakta fayda olduğunu dile getiren Poyraz, "Moskova bu açıklamayla Azerbaycan’ın bölgedeki aktörlerinden birisi olduğunu kabullendi. Ancak bir yandan da Karabağ’da söz sahibinin hala kendisi olduğunu ispatlamaya çalışıyor." dedi.
Azerbaycan'ın büyük bir azimle güçlendiğini vurgulayan Poyraz, şöyle devam etti:
"Azerbaycan, Karabağ meselesine uluslararası hukuk çerçevesinde yaklaşarak diplomasi yürütmüştür. Sadece diplomasi ile kalmadı. Özellikle son yıllarda olumlu sonuçlar veren diaspora faaliyetleri de dikkat çekici. Karabağ’daki haklılığını uluslararası diplomasiyle anlatırken, diaspora da meselenin anlaşılmasında yardımcı oldu."
Poyraz, Azerbaycan'ın oyun kuruculuğu ve eylemleriyle Rusya’nın karşısında dimdik durduğunu, 100 yıl önce çaresiz bir şekilde Moskova’ya teslim edilen ve 30 yıl önceki silahsız ve cephanesiz bir Azerbaycan'ın artık olmadığını kaydetti.
Azerbaycan'ın bugünkü gücünü elde etmek için 30 yıl boyunca büyük bedeller ödediğini ifade eden Poyraz, "Bir yandan da Türkiye’nin önemli katkılarını göz ardı etmiyoruz elbette. 70 yıl boyunca Sovyet Rusya faşizmi altında ezilen bir millet 30 yılda kıyama kalkabiliyorsa bu büyük bir başarıdır." diye konuştu.
"Bakü'yü kimsenin durduramayacağını dünya biliyor"
Azerbaycan'ın bölgede artık oyun kurucu bir aktör olarak dengeleri değiştirdiğini dolayısıyla Bakü'nün Nahçıvan-Azerbaycan ulaşım yolunu mutlaka yapacağını savunan Poyraz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bakü yönetimi, Nahçıvan-Azerbaycan ulaşım yolunu yapacağını ısrarla belirtiyor. Buradaki irtibatın kurulmaması halinde sonuçlarının ne olacağını özellikle Moskova iyi biliyor. Hiçbir ülke yanı başında bir yangın yeri istemez ve bunu önlemek adına adımlar atar. Rusya bu adımları atarken çıkarlarını da göz ardı etmeyecektir. Cebren de olsa Azerbaycan kendi toprağı Nahçıvan’a kavuşma arzusundadır. Bunu yaparken de Bakü’yü kimsenin durduramayacağını Rusya başta olmak üzere tüm dünya bilmektedir."
Nahçıvan-Bakü ulaşım yolunun Rusya’yı çok fazla ilgilendirmediğini, bu yolla sıkışan esas ülkenin İran olduğunu belirten Poyraz, Türkiye ve Nahçıvan’dan İran üzerinden Azerbaycan’a yapılan yolculuklar ile lojistik taşımacılığı İran’ın keyfiyetindeydi. İran üzerinden Azerbaycan’a karayolu ile geçiş her zaman garanti olmuyordu. Bu geçişlerden ekonomik bir kazanç elde etmiş olsa da İran’ın o anki ruh haline bağlıydı her şey. İran bu yolu Türkiye ve Azerbaycan’a karşı bir strateji olarak kullanıyordu." şeklinde konuştu.
İran’ın en büyük korkusunun topraklarında yaşayan Azerbaycanlılar olduğunu aktaran Poyraz, "Nüfusun yarıdan çoğunu oluşturan Güney Azerbaycanlıların, kuzeydeki kardeşlerinin güçlenmesiyle Tahran’a nasıl bir tavır alacaklarını zaman gösterecektir." dedi.
Poyraz, bölgenin bu hale gelmesine ve yapay Ermenileşmesine neden olan Türkmençay Anlaşmasından sonra hızlıca Türk yurdu olmaktan çıkarılan Zengezur??????? bölgesinin, Nahçıvan ve Azerbaycan arasında duvar gibi durduğunu söyleyerek şu değerlendirmede bulundu:
"Bu bölgenin 10 Kasım Anlaşmasıyla İran tarafından Nahçıvan - Bakü bağlantısı gerçekleştirilirken diğer yandan stratejik hamleler ile Zengezur’un tekrar Azerbaycan topraklarına katılması mümkün olabilir."