27 Şubat 2015 14:09
Bir sene önce Rusya, Budapeşte anlaşmasıyla toprak bütünlüğünün garantörü olduğu ülkeye - Ukrayna’ya ait Kırım yarımadasını ilhak etme sürecini başlattı. 26 Şubat’ı 27 Şubat’a bağlayan gece Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde işgal operasyonuna start verildi. Dünya 27 Şubat sabahını Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu'nun işgal edildiği haberiyle açtı. Ukrayna merkeze bağlı Sivastopol kentindeki Karadeniz Filosuyla Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin Rusya yanlısı yönetiminin ortaklaşa başlattığı “parlamento işgali” senaryosu Kırım’ın uluslararası hukuka aykırı biçimde Rusya’ya bağlanmasıyla sonuçlandı…
İşgale giden yol: tehlike çanları çok önceden çalıyordu…
23 Kasım 2013’te Ukrayna’da Yanukoviç rejiminin Avrupa Birliği ile derinleştirilmiş serbest ticaret ve ortaklık anlaşmasını rafa kaldırmasının ardından başlayan gösteriler 30 Kasım gecesi özel yetkili polis gücü Berkut’un şiddetli müdahalesiyle süresiz eylemlere dönüştü. Aralık ayının ortalarında Kiev’de gösteriler devam ederken Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ekonomik yardım paketini de öngören anlaşmaya imza attı. Görünürde Rusya kazanmıştı. Ancak Moskova’nın anlaşmayı rafa kaldırmasına ve kendisiyle anlaşmaya imza atmasına rağmen Vilniüs’te Avrupalı liderlere “Beni Putin’in karşısında yalnız bıraktınız” serzenişinde bulunan Yanukoviç iktidarına güvenmediği çok açıktı. Kremlin’e Ukrayna’yı sürekli kontrol altında tutmak için iktidarda kalma amacıyla Brüksel’le Moskova arasında sürekli manevra halinde olan Yanukoviç’in vaatlerinden daha güçlü bir koz lazımdı ve o koz Kırım’dı. Yani bazı uzmanların halen daha savunduğunun aksine, Rusya’nın Kırım senaryosu Yanukoviç iktidarının devrilmesiyle birlikte ortaya çıkan spontane bir operasyon değildi, çok daha önceden hazırlanan plandı.
Bu planın ilk açık sinyali aralık 2013’te verilmişti. Dönemin Ukrayna muhalefeti, Rusya’nın Kiev’den istediklerini almak için ülkenin doğusuna, özellikle de Kırım bölgesine yönelik bir takım planları uygulamaya koyacağını iddia ediyordu. 15 Aralık’ta muhalif Svoboda Partisi Milletvekili, Ukrayna parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Savunma Komitesi üyesi Yuri Sirotyuk Rusya’da yayınlanan Nezavisimaya Gazeta’ya açıklamasında Kırım Özerk Bölgesi'nde durumun Karadeniz Filosu’nun kontrolüne geçebileceğini söylemişti. Milletvekili, bu planın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in 16 Aralık’taki Rusya ziyaretinin sonuçlarına bağlı olacağını belirtmişti: “Ukrayna hükümeti meydan harekatını boğmazsa ve de Yanukoviç’in tutumu Rusya’yı ikna etmezse, o zaman özerk bölgede durum Karadeniz Filosu’nun kontrolüne geçebilir”.
İddialarını parlamento komitesinin bilgi kaynağı olan istihbaratçılara dayandıran Sirotyuk, Simferopol’de Rusya Başkonsolosu Vyaçeslav Svetliçnıy’ın Rusya yanlısı siyasi güçlerle bir araya geldiğini belirtmişti. Milletvekili, Ukrayna’da iktidarda olan Bölgeler Partisinin bazı milletvekillerinin de katıldığı görüşmede Kiev’deki protestolara karşı Kırım’ın bağımsızlığına ilişkin referandum talebiyle büyük ölçekli gösterilerin düzenlenmesi olasılığının tartışıldığını söylemişti. Sirotyuk, Yanukoviç ekibinin Kırım’daki askeri birliklerin büyük kısmını Kiev’e çektiğini, yarımadada yalnız idari binaların işgaline yönelik tatbikat düzenlemek için başvuruda bulunmaya hazırlanan Karadeniz Filosu’nun kaldığını bildirmişti
Svoboda Partisi lideri Oleg Tyagnibok da Ukrayna’nın bölünmesi ve Kırım’ın ayrılması senaryosunun hazırlandığını söylemiş, bu senaryonun 23-27 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilmesinin planlandığını iddia etmişti: “Rusya Yanukoviç’in 17 Aralık’ta Karadeniz Filosunun “aynı sınıf, aynı tür” ilkesi dikkate alınmadan silahlanmasına izin veren ikili anlaşmaya imza atmasını istiyor. Bu anlaşma imzalanırsa, Karadeniz’de güç dengesi tamamen Rusya’nın lehine olmak üzere değişecek. Ayrıca, bu anlaşmanın imzalanması Rusya Federasyonu'nun Karadeniz Filosu’na ait üslerde nükleer silahlar bulundurmasına da fırsat verecek”.
O zaman Ukraynalı muhalif politikacıların trtturk.com’da da yer verdiğimiz bu açıklamaları Kiev’deki sıcak gündemin içerisinde ilgi bulamadan kayboldu. Oysa tehlike çanları sadece Svoboda milletvekillerinin o zaman “popülist” görünen bu açıklamaları nedeniyle çalmıyordu. Çoğunluğu iktidardaki Bölgeler Partisi milletvekillerinden oluşan Kırım Parlamentosu o günlerde iki kez Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’e çağrı yaparak ülkede anayasal düzenin sağlanmasını, gerekirse olağanüstü hal ilan edilmesini istemiş, meydan harekatının Batı senaryosu olduğunu ve Ukrayna’da kaos çıkartmak amacına hizmet ettiğini bildirmiş, gösterilerin devam etmesi durumunda Kırım’ın bağımsızlığı talebini gündeme taşıyacağını duyurmuştu.
O günlerde konuştuğumuz Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov da dile getirilen iddiaların gerçek bir endişeyi yansıttığını söylemişti. Rusya’nın Kırım’daki etkinliğinin ve yarımadadaki Rusya destekçilerinin çok fazla olduğunu hatırlatan Çubarov, “Moskova isterse, bu planı gerçekleştirebilir” demişti. Çubarov, Kırım’da “Kiev’de bir iktidar değişikliğinin olması veya mevcut iktidarın halkın talebiyle Avrupa Birliği’ne entegrasyon yolunu benimsemesi durumunda Kırım’ın da kendi bağımsızlığı konusunu gözden geçirebilir” görüşünün çok sık dillendirilmeye başlandığını belirtmiş, Moskova’nın bu kozu kullanma olasılığının yüksek olduğunu vurgulamıştı. Ancak o zaman bu açıklamalar çok fazla dikkat çekmemiş, hatta ciddiye alınmamıştı…
İşgal kronolojisi
19 Şubat 2014: Kırım parlamentosu Ukrayna’nın devlet kuruluşunun değiştirilmesine ilişkin referandum yapılması önerisini destekledi. Bölgeler Partisi Milletvekili Nikolay Kolisniçenko, Ukrayna’da yakın zamanda krizin çözülmemesi durumunda Kırım’ın Rusya’ya bağlanması konusunun gündeme getirilmesi gerektiğini söyledi. Parlamento başkanı Vladimir Konstantinov ise şimdilik en önemli görevlerinin Kiev’de Yanukoviç hükümetine teslim olmaması için destek vermek olduğunu bildirdi.
20 Şubat 2014: Kırım Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov, Moskova’ya giderek Kırım Özerk Cumhuriyetinin bağımsızlığını ilan edebileceğini söyledi ve Rusya’dan destek istedi.
21 Şubat 2014: Kırım Tatar Milli Meclisi, Konstantinov’un açıklamasına sert tepki gösterdi, Tatarların Kırım’ın bağımsızlığı senaryosunun gerçekleşmesine imkan vermeyeceğini açıkladı. Buna rağmen, internet sitelerinde ve bloglarda Rus askerlerinin ve askeri araçlarının Yalta’ya geldiğine, Karadeniz’de Rus askeri gemilerinin hareketliliğinin gözlendiğine ilişkin haberler yer almaya başladı. Kiev’de ise Yanukoviç muhalefetle krizin çözümüne ilişkin anlaşmaya imza attı. Aynı günün gecesi Yanukoviç Kiev’den kaçtı.
22 Şubat 2014: Ukrayna televizyonlarında Yanukoviç’in video çağrısı yayınlandı. Cumhurbaşkanı, bir gün önce imzaladığı anlaşmayı kabul etmediğini ve istifa etmeyeceğini söyledi. Birkaç saat sonra Ukrayna Parlamentosu ülkede yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihini açıkladı – 25 Mayıs. Kiev’de başdöndürücü gelişmeler yaşanırken Kırım Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Anatoli Mogilev, Kırım parlamento başkanının açıklamasını eleştirerek siyasilerin bu tür açıklamalardan kaçınması gerektiğini söyledi. Ancak aynı gün Rusya’nın Karadeniz Filosu’nun bulunduğu Ukrayna merkeze bağlı Akyar (Sivastopol) kentinde kamu binalarında Ukrayna bayrağının yerini Rusya bayrağı aldı. Ukrayna’daki yeni merkezi yönetimin temsilcileri – İçişleri Bakanı Arsen Avakov’la Güvenlik Servisi Başkanı Nikolay Nalivayçenko devlet binalarına Rusya bayraklarının çekildiği Sivastopol’e girmeyi bile başaramadı… Zira sonraki günlerde o tarihlerde Yanukoviç’in Sivastopol’de bulunduğu ve oradan Rusya’ya kaçırıldığı ortaya çıktı.
Yaşanan olaylardan dolayı Sivastopol Valisi Vladimir Yatsuba hem görevinden, hem de Yanukoviç’in fahri başkanlığını yaptığı Bölgeler Partisi'nden istifa etti. Sivastopol’deki Rusya yanlıları ise yerel halk konseyi oluşturarak Rusya vatandaşı olan işadamı Aleksey Çalıy’ı Ukrayna yasalarına aykırı biçimde bu konseyin başına getirdiler.
23 Şubat 2014: Sivastopol’de Aleksey Çalıy başkanlığında düzenlenen mitingde “Russkiy Blok” Partisi öncüllüğünde gönüllülerden oluşan öz savunma kuvvetlerinin oluşturulduğu ilan edildi.
25 Şubat 2014: Kırım’ın başkenti Akmescit’te (Simferopol) Rusya yanlısı örgütler gösteri düzenleyerek, Ukrayna iktidarının yasadışı ilan edilmesini, 1992 Kırım Anayasası'na geri dönülmesini ve Kırım’ın statüsü ile ilgili referandum yapılmasını talep etti. Gösterinin sürdüğü dakikalarda Kırım Parlamentosu olağanüstü toplantı kararı aldı. Ardından Parlamento Başkanı Vladimir Konstantinov Rusya yanlısı göstericilere hitaben “Kırım’ın geleceği ile ilgili olan endişelerinizi paylaşıyorum. Buradan hiçbir yere gitmeyeceğim ve sizinle birlikte olacağım. Biz otonom cumhuriyetimiz için sonuna kadar savaşacağız” dedi.
Kiev yönetiminin Kırım’daki sorunları çözmek istemediğini belirten Vladimir Konstantinov, “Bu yüzden bizim birleşmemiz ve çok kararlı şekilde hareket etmemiz lazım. Otonominin ve Kırım sakinlerinin yeterli gücü var. Neo-Nazizm Kırım’da sökmez, biz Kırım’a asla ihanet etmeyiz” diye sözlerini sürdürdü. Kırım Tatar Milli Meclisi olağanüstü toplantı düzenleyerek, parlamentonun toplantısının iptalini talep etti. Buna rağmen Konstantinov, 26 Şubat saat 15:00’da parlamentonun olağanüstü toplantısının yapılacağını ve durumun değerlendirileceğini açıkladı.
26 Şubat 2014: Kırım Tatarları parlamento önünde olağanüstü toplantının iptali talebiyle protesto gösterisi düzenledi. Rusya yanlıları da parlamento önünde toplandı. Aynı yerde yapılan iki karşıt gösteri sırasında çıkan arbedede iki kişi hayatını kaybetti. Parlamentonun olağanüstü toplantısı iptal edildi. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov ve “Rus Birliği” lideri Sergey Aksyonov, parlamento önünde toplanan taraftarlarının karşısına birlikte çıkarak herkesi evlerine dağılmaya çağırdı. 26 Şubat günü Kırım Parlamentosu'nun önünde daha fazla kan akmasını o çağrı engelledi. Akşam saatlerinde Kırım’da olayların bittiği, ortalığın durulduğu görüntüsü vardı.
27 Şubat 2014: Ancak aynı gecenin sabahında bütün dünya Kırım Parlamentosu'nun işgal edildiği haberiyle uyandı. Gece saat 04:30 civarında maskeli, üniformalı, silahlı kişilerin Kırım’da parlamento ve Başbakanlık binalarını işgal ettiği bildirildi. İki binadan da Ukrayna bayrağı kaldırıldı, yerine Rusya bayrağı takıldı. Sonradan işgali Rusya Özel Kuvvetlerine bağlı 120 kişilik birliğin gerçekleştirdiği öğrenildi.
Kırım’da tatil ilan edildi. Başbakan Anatoli Mogilev, işgalcilerle görüşmek istediğini, ancak onların “buna yetkimiz yok” diye talebi reddettiğini açıkladı. Öğlen saatlerinde işgalciler Kırım Parlamentosu'nun bazı milletvekillerini binaya almaya başladı. Kırım’daki Rusya yanlısı örgütler de parlamento binası önüne toplanmaya başladı. Gazetecileri ve vatandaşları binanın önüne almayan polis, Rusya yanlılarının eylemine engel olmadı.
Öğlen saatlerinde Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, basın toplantısı düzenleyerek, Tatarları, Meclis kararı olmadan sokağa çıkmamaya çağırdı. Çubarov, Kırım’da yaşananların Rusya’nın provokasyonu olduğunu söyledi. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı, Tatarların ya yerel hükümet kurumlarıyla, o da mümkün olmasa, kendi aralarında bölgesel karargahlar oluşturma kararı aldığını açıkladı.
Günün ikinci yarısında Kırım Parlamentosu'nun özerk cumhuriyetin statüsünü görüşmek üzere toplandığı açıklandı. Toplantı, Simferopol ve Yalta’da Karadeniz Filosu’na ait zırhlı araçların harekete geçtiğine ilişkin haberler fonunda gerçekleşti.
Parlamento Başkanı Konstantinov, normal rejimde çalıştıklarını ve Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin yetkilerinin genişletilmesi için referandum kararı alacaklarını bildirdi. Akşam saatlerinde Kırım Parlamentosu 25 Mayıs’ta referandum yapma kararı aldı. Referanduma Kırım’ın Ukrayna’ya özel anlaşma ve sözleşmelerle bağlı bağımsız bölge olması konusunun çıkartılacağı bildirildi.
Kırım Parlamentosu'nun diğer kararı ise Başbakan Anatoli Mogilev başkanlığındaki hükümetin istifaya gönderilmesi oldu. Mogilev’in yerine Rus Birliği Partisi Lideri Sergey Aksenov Başbakan atandı. Sergey Aksenov ilk açıklamasında Viktor Yanukoviç’i Ukrayna’nın meşru Cumhurbaşkanı olarak gördüklerini ve onun emirlerini yerine getireceklerini söyledi. Ukrayna’nın Geçici Cumhurbaşkanı Nikolay Turçinov, Kırım’a özel temsilci atadı. AGİT Dönem Başkanı Didier Burkhalter Özel Temsilcisi Tim Guldimann’ı Kırım’a gönderme kararı aldı.
28 Şubat 2014: Sabah saatlerinde Ukrayna İçişleri Bakanı Arsen Avakov, Sivastopol'deki Belbek Havalimanı'nın Karadeniz Filosu askerlerince bloke edildiğini söyledi. İnterfax-Ukrayna haber ajansı, saldırı silahları taşıyan yaklaşık 50 kişinin sabah erken saatlerde plakası olmayan üç askeri kamyonla Akmescit Havaalanı'na geldiğini duyurdu. Havaalanı gün içerisinde üzerinde herhangi amblemi olmayan üniformalı askerlerce abluka altında tutuldu. Ukrayna İçişleri Bakanı Arsen Avakov, Kırım Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti Akmescit'teki (Simferopol) havaalanının işgal edilmesini "Rusya'nın silahlı işgali" olarak değerlendirdiklerini belirtti. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Çubarov, Kırım Tatar Milli Meclisi'nin, 27 Şubat 2014 tarihinde oluşturulan Kırım hükümetini tanımadığını ve şaibeli şekilde oluşturulan Kırım Bakanlar Kurulu temsilcileri ile herhangi görüşmeler yapmadığını resmi olarak ifade etti. Aynı gün Akyar’daki Belbek havalimanı kapatıldı. Ukrayna Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin acil toplanmasını talep etti. Ancak BM, Kiev'in yardım talebinin, Rusya'nın veto hakkı olan BM daimi üyesi olmasından dolayı “sorunlu” olduğunu belirtti. Kaçak Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç ise Rusya’da açıklama yaparak "Kırım'da yaşananlar Kiev'de yaşanan darbeye doğal bir tepkidir. Ukrayna'nın mevcut devlet başkanı olarak Kırım'ın, özerkliğini koruyarak, Ukrayna devletinin bir parçası olarak kalması gerektiğini söylüyorum" dedi.
Aynı gün Ukrayna Rusya'ya hava sahası ihlali ve Karadeniz Filosu anlaşmasının ihlali ile ilgili nota verdi. Ukrayna Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “Askeri birliklerimize saldırı olması durumunda Ukrayna yasaları uygulanacak” denildi.
1 Mart 2014: Sivastopol’den Simferopol’e doğru askeri araçların hareket halinde olduğuna ilişkin haberlerin gölgesinde Kırım Parlamentosu bir kez daha olağanüstü toplantı yaptı. Toplantıdan “referandum”un 25 Mayıs’ta değil, 30 Mart’ta yapılmasına ilişkin karar çıktı. Yeni “Başbakan” Sergey Aksyonov, Karadeniz Filosu ile işbirliği içerisinde olduklarını itiraf etti. Rusya Federasyon Konseyi, Devlet Başkanı Vladimir Putin’e kriz çözülünceye kadar Rusya Silahlı Kuvvetleri'ni Ukrayna’da kullanma yetkisi verdi.
2 Mart 2014’ten itibaren Rusya askeri birlikleri Kırım Özerk Cumhuriyetinde ve Sivastopol kentinde bulunan Ukrayna askeri birliklerini ve kamu binalarını işgal etmeye başladı. Bazı askeri birliklerde Ukraynalı askerler teslim olurken bazı birlikler direnişi sona kadar sürdürdü.
3 Mart 2014: Rusya’nın BMGK Daimi Temsilcisi Vitali Çurkin, Rus ordusunun Ukrayna’ya müdahalesini Viktor Yanukoviç’in istediğini açıkladı. Ukrayna Savunma Bakanlığı ise Rusya’nın artık Kırım’a 16 bin asker soktuğunu duyurdu.
4 Mart 2014: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım’da tek bir Rus askerinin bile olmadığını söyledi. Putin, Rusya’nın Sergey Aksyonov’u meşru Başbakan olarak kabul ettiğini bildirdi. Rus lider, Kırım’ı Rusya’ya bağlamayı planlamadıklarını, ancak Kırım halkının kendi kaderini belirleme hakkına sahip olduğunu vurguladı.
5 Mart 2014: BM, Kırım’daki durumu incelemek için özel temsilcisini yarımadaya gönderdi. Ancak Kırım’daki Rusya yanlısı öz savunma güçleri BM temsilcisine saldırdı, ardından temsilci geri dönmek zorunda kaldı. Aynı gün yarımadaya gelmesi planlanan AGİT askeri gözlemcilerine de izin verilmedi.
6 Mart 2014: Kırım Parlamentosu bir kez daha “olağanüstü toplantı” düzenledi ve referandumun daha da erkene alındığı, 16 Mart’ta düzenleneceği açıklandı. Ayrıca, yeni “yönetim” referandumda halka ne sorulacağı konusunda da değişiklik kararı aldı. İlk başta Kırım’a geniş özerklik söz konusuyken, günler ilerledikçe Kırım’ın bağımsızlığı, 1992 Anayasa’sına dönüşü ve Rusya’ya bağlanması gibi konular gündeme gelmeye başladı. Sonuç itibarıyla referandumda Kırımlılar “ya Rusya, ya Rusya” seçeneği karşısında bırakıldı. Aynı gün Sivastopol Şehir Konseyi de 16 Mart’ta referanduma gitme kararı aldı.
6 Mart’ta Sivastopol’deki direnişin sembolüne çevrilen Belbek Havalimanı'nda Ukrayna’ya ait uçaklara zarar verildi, Donuzlav Limanı'nda ise eski bir gemi batırıldı ve böylelikle, Ukrayna gemilerinin denize çıkışı önünde bariyer oluşturuldu. Yarımadada Ukrayna televizyonlarının yayımı durduruldu.
6-16 Mart tarihleri arasında yarımadadaki Rus askerlerinin sayısının 30 bine ulaştığı haberleri gelirken, söz konusu askeri birliklerin desteği ile yerli “öz savunma güçleri” Ukrayna ordusuna ait askeri birliklerin tamamına el koydu. Eski hükümette Ukrayna yönetimine nispeten sıcak bakan yetkililerin tamamı Kırım’ı terk ederken yarımadada yönetim de-facto Rusya’nın kontrolüne geçti.
8 Mart 2014: Sergey Aksyonov, Kırım Silahlı Kuvvetleri'ni oluşturduklarını açıkladı. Kırım Parlamentosu Başkanı Vladimir Konstantinov ise Moskova ziyaretinin ardından Kremlin’in yarımadanın Rusya’ya bağlanması durumunda Kırım bütçesini iki kat, sosyal ödemeleri ise 4 kat arttırma vadinde bulunduğunu söyledi. ABD Başkanı Barack Obama Rusya’yı Kırım’daki askerlerini geri çağırmaya, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise Rusya’nın Kırım’ı kendine bağlama kararı alarak diplomasi alanını tamamen kapatmamaya çağırdı. Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov ise ABD Başkanı Obama’ya açık mektup yazarak Beyaz Saray’ı Kırım’da etnik temizlemeye izin vermemeye çağırdı.
10 Mart 2014: Kırım’daki Ukrayna askeri birliklerine saldırılar sürerken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Almanya Başbakanı Angela Merkel ve İngiltere Başbakanı David Cameron’la telefon görüşmesinde Kırım halkının kendi kaderini belirleme hakkının olması konusunda ısrarlı tavrını sürdürdüğü açıklandı. Sergey Aksyonov ise yarımadadaki Ukrayna deniz filosunu “millileştirme” kararı aldıklarını bildirdi.
11 Mart 2014: Kırım “Başbakanı” Sergey Aksyonov yardımadada Rus rublesine geçme kararı aldıklarını duyurdu. Aynı gün Kırım parlamentosu, “Kırım Özerk Cumhuriyetinin ve Sivastopol’ün bağımsızlık deklarasyonu”nu kabul etti. Ukrayna parlamentosu Kırım parlamentosunun referandum kararının geçerli olmadığını açıkladı ve Kırımlıları referanduma katılmamaya çağırdı. Rusya ise Kırım’ın referandum hakkını tanıdığını duyurdu ve 21 Mart’ta yarımadanın Moskova’ya bağlanması konusunu görüşmeye hazırlandığını açıkladı.
12 Mart 2014: ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’da Ukrayna Başbakanı Arseni Yatsenyuk’u kabul ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini destekleyeceklerini, Kırım’daki referandumu tanımayacaklarını, Rusya’nın Kırım’daki pozisyonunu değiştirmemesi durumunda bunun faturasını ödeyeceğini söyledi. Ancak Obama’nın bu açıklamaları yaptığı saatlerde Kırım’da Rus ordusu Ukrayna’ya ait askeri birliklerin işgalini sürdürüyor, öte yandan Ukrayna’nın doğu sınırına asker topluyordu. Aynı gün Rusya’nın Kırım’a 15 gemi, 48 uçak ve helikopterle yeni bir çıkartma yaptığı haberleri geliyordu.
14 Mart 2014: Ukrayna Cumhurbaşkanı Vekili Aleksandr Turçinov, Kırım’daki “bağımsızlık deklarasyonu”nun geçerli olmadığını açıkladı, referandumun ise yasadışı olduğunu açıkladı. (Ateş topu: Kırım)
16 Mart 2014: Kırım’da statü “referandum”u gerçekleşti. Referandumda Kırımlılara iki soru soruldu:
- Kırım’ın Rusya Federasyonu’na bağlanmasını onaylıyor musunuz?
- 1992 Kırım Anayasası'nın yeniden yürürlüğe girmesini ve Kırım'ın Ukrayna'nın parçası olma statüsünü destekliyor musunuz?
Kırım Tatarlarının boykot ettiği “referandum”a Kırımlıların %83’nün katıldığı, onların %96,77’sinin ise iki sorusu da aynı anlama gelen referandumda yarımadanın Rusya’ya bağlanmasına oy verdiği iddia edildi. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinin tanımadığı, Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Cemil Kırımoğlu’nun “sirk” diye nitelendirdiği sözde referandumun “sonuçları”nı Rusya, yarımadayı kendisine bağlamak için “yasal gerekçe” olarak kullandı.
18 Mart 2014: Kremlin’de Kırım’ın ve Sivastopol’ün Rusya’ya bağlanmasına ilişkin anlaşma imzalandı ve Kırım’ın ilhakı senaryosu tamamlandı.
28 Mart 2014. Ukrayna Cumhurbaşkanı Vekili Aleksandr Turçinov, Kırım’daki Ukrayna askeri birliklerinin yarımadayı terk etmesine ilişkin emre imza attı.
İşgalin en büyük kurbanı – Kırım Tatarları
Kırım’ın ilhakının en büyük kurbanları ise hiç kuşkusuz yarımadanın tek köklü halkı Kırım Tatarları oldu. Bazı Kırım Tatarları yeni yönetimle işbirliğini ve işgali kabul etse dahi, Kırım Tatar Milli Meclisi’ni otorite olarak kabul eden ve çoğunluğu oluşturan Kırım Tatarları Rusya’nın ilhak politikasına karşı duruşlarını korudular. Ve bundan dolayı halen cezalandırılıyorlar.
Rusya, ilk başta Kırım Tatarlarını Meclis ekseninde işbirliğine çekmeyi denedi. 6 Mart’ta Kırım Başbakan Yardımcısı Rüstem Temirgaliyev Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasının ardından Tatarların da Ruslar ve Ukraynalılarla aynı haklara sahip olacağını söyledi. 10 Mart’ta Sergey Aksyonov Kırım Tatarlarının temsilcilerine başbakan yardımcılığını, iki bakanlık ve bütün bakanlıklarla bakan yardımcılığı görevlerini vermeye hazır olduklarını bildirdi. 11 Mart’ta Kırım Parlamentosu, Kırım Tatarlarına büyük vaatler içeren karar kabul etti.
Kağıt üzerinde kalacağı önceden belli olan kararın ardından Rusya Devlet Başkanı Putin, Tataristan’ın eski Cumhurbaşkanı Mintimer Şaymiyev aracılığıyla Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu ile telefonla görüştü. (Kırımoğlu Putin’le Kırım’ı görüştü). Telefon görüşmesi iki tarafı da tatmin etmedi ki, ardından Kırım Tatarları referandumu boykot kararında ısrarlı tavrını sürdürürken Rusya da özellikle Meclis’s yönelik “yumuşama” politikasından geri adım attı. (Kırım Rusya olursa)
15 Mart’ta Kırım Tatar Milli Meclisi yapılması planlanan referandumu kabul etmeyeceğini açıkladı. Meclis, Kırım Tatarlarının haklarının ancak bağımsız ve egemen Ukrayna devletinin içerisinde gerçekleştirilebileceğini beyan etti.
18 Mart’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasına ilişkin anlaşmanın ardından Kırım Tatarlarının rehabilitasyonuna yönelik adımların atılacağını bir kez daha tekrarladı. Aynı gün Kırım Tatar Milli Meclisi Kırım ve Sivastopol’ün Rusya’ya bağlanmasına ilişkin anlaşmayı kabul etmediğini duyurdu.
29 Mart’ta Kırım yönetimi, Kırım Anayasası’nın Kırım tatarlarına hükümette herhangi kontenjan öngörmediğini açıkladı (Kırım Tatarlarına hükümette kontenjan yok)
Aynı gün Kırım Tatar Kurultayı olağanüstü toplantısında Kırım’da tatarların özerkliğine ilişkin çalışmaları başlatma kararı aldı ve Meclis’e Kırım Tatarlarının kendi kaderlerini belirleme konusunu uluslararası kuruluşlarla görüşme yetkisi verdi. Meclis Başkanı Refat Çubarov, Kurultay’ın Kırım’ın ilhakını kabul etmediğini, Kırım’ı Ukrayna toprağı olarak görmeyi sürdürdüğünü bildirdi.
1 Nisan’da Vladimir Putin Kırım Tatarlarına destek vaadinde bulundu. Aynı gün Kırım Tatar Milli Meclisi kendi içerisindeki eleştirilere ve suçlamalara da göğüs gererek reel politiği dikkate almayı denedi ve nisan ayında Kırım hükümetinde temsilcilik önerisini kabul etti. Ancak deneme çok kısa sürdü. Bir ay bile dolmadan Kırım Tatar Milli Meclisi’nin yerli hükümetteki temsilcileri reel politiğin kendilerine “biat” dışında hiçbir seçenek tanımadığını görmüş oldular. Kırım Tatarı olan Rusya vatandaşı Lenur İslamov Başbakan Yardımcılığını bıraktığını açıkladı. Ancak Zaur Smirnov görevi bırakmadı. 21 Mayıs’ta ise Meclis üyesi Remzi İlyasov Kırım yönetiminde milletlerarası ilişkiler ve sınırdışı edilmiş vatandaşlardan sorumlu komisyonun başına getirildi. Rusya yönetimi ile işbirliği yapan Remzi İlyasov, geçtiğimiz ekim ayında Meclis’ten ihraç edildi.
21 Nisan’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin diğer halklarla birlikte Kırım tatarlarının da rehabilitasyonuna ve devlet tarafından desteklenmesine ilişkin kararnameye imza attı. Ancak diğer belgeler gibi bu belge de kağıt üstünde kaldı.
Zira 22 Nisan’da Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Cemil Kırımoğlu’na Kırım’a giriş yasağı getirildi. Aslında yasak 19 Nisan’da uygulanmıştı, ancak Rusya resmi makamları önce bu haberi yalanladı. 22 Nisan’da ise Kırımoğlu Moskova üzerinden Kırım’a gitmek isterken geri çevrildi.
3 Mayıs’ta Kırım’ın Rusya tarafından atanan Başsavcısı Natalya Poklonskaya Meclis yönetiminin aşırılıkçı faaliyetlerde bulunduğunu iddia etti ve meclisin kapatılması tehdidinde bulundu. 5 Mayıs 2014’te ise Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov’a da Kırım’a giriş yasağı getirildi.
Ardından Kırım Tatarlarının sürgün yıldönümünü anma törenleri yasaklandı. Daha sonra Mustafa Kırımoğlu’nun danışmanı İsmet Yüksel’in de Kırım’a girişi yasaklandı. Meclis aktivistlerinin kaçırılması, tutuklanması gibi haberler sıradan hal almaya başladı. (Kırım Tatarları tehdit altında) Federal Güvenlik Servisi (FSB) elemanları tarafından Kırım Tatarlarının evlerine düzenlenen şafak vakti baskınları sıklaştı. İsmail Garpıralı’nın adını taşıyan Kırım Tatar Milli Kütüphanesi kapatıldı. Kırım Tatar Milli Meclisi’ne silahlı FSB elemanları baskın düzenledi, Mustafa Kırımoğlu’nun binadaki odasında bulunan özel eşyalarına el konuldu. Kırım Tatar Milli Meclisi, 15 yıldır faaliyet gösterdiği binadan zorla çıkartıldı, Meclis’in faaliyeti yasaklandı. Kırım Tatar Milli Meclisi’nin bulunduğu binanın sahibi olan Kırım Vakfı’na 50 bin ruble para cezası kesildi. Kırım Vakfı’nın bütün banka hesaplarına ve malvarlıklarına haciz konuldu. Kırım Vakfı’na ait binada faaliyet gösteren Avdet gazetesi de binadan kovuldu. Kırım “Başbakanı” Sergey Aksyonov Kırım’ın ilhakını kabul etmeyenlerin düşman ilan edileceğini bildirdi ve bu insanları ya Kırım’ın dışına süreceğini, ya da hapse göndereceğini söyledi. Aksyonov, daha sonra da KTMM diye bir kuruluş tanımadığını, bu organın kimseyi temsil etmediğini iddia etti. Kırım “Savcısı” Natalya Poklonskaya, Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasına karşı görüş ifade eden herkesin cezalandırılacağını belirterek Kırım Tatarlarını sürgünle tehdit etti. Kırım’da en çok izlenen Kırım Tatarlarına ait (sahibi işadamı Lenur İslamov) ATR televizyonuna “aşırıcılık” uyarısı içeren bildiri gönderildi. Aşırılıkla Mücadele Merkezi'nden televizyon yönetimine gönderilen bildiride ATR televizyonunun etnik ve dini sebeplerden dolayı baskı fikrini benimsettiği, Rusya karşıtı oluşmasına yardımcı olduğu, Kırım Tatarları arasında yönetim ve onun faaliyetlerine karşı güvensizliği körüklediği ve bu davranışların dolaylı olarak aşırıcılık tehdidi oluşturduğu bildirildi. Kırım Haber Ajansı’nın faaliyetinin yasaklanması yönünde karar çıkartıldı.
Son günlerde ise Rusya yönetiminin Kırım Tatarlarının 26 Şubat 2014’teki gösterisiyle ilgili soruşturma yürüttüğü ortaya çıktı. Soruşturma çerçevesinde 3 Kırım Tatarı, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Ahtem Çiygöz, Asan Çebiyev ve İskender Kantemirov tutuklandı. Çiygöz 29 Ocak’ta, Çebiyev ve Kantemirov ise şubat ayının başında gözaltına alındı.
Moskova, 26 Şubat gösterisinin Rusya’nın çıkarlarına karşı düzenlenmiş bir eylem olduğunu iddia ediyor ve Kırım Tatarlarını Rusya Ceza Kanunu’nun 12.3.maddesiyle suçluyor. Bu madde, başka devletlerde Rusya Federasyonunun veya her hangi Rusya vatandaşının çıkarlarına yönelik suç teşkil eden eylemlerde bulunan yabancı vatandaşların yargılanmasını öngörüyor. Oysa belirtilen tarihte,, yani 26 Şubat 2014’te Kırım Ukrayna toprağı, Kırım Tatarları Ukrayna vatandaşıydı ve Kırım Parlamentosu'nun önünde Rusya vatandaşları yoktu. Buna rağmen, Rusya Soruşturma Komitesi, Kırım vatandaşlarına 1 sene öncesini “hatırlama” ve Kırım Tatarlarına karşı tanıklık yapma çağrısında bulundu…
Gönül Şamilkızı
Anahtar Kelimeler: kırım, işgal, ukrayna, kırımoğlu, putin, rusya,