29 Aralık 2020 17:28
Bu yıl Türkiye-Rusya diplomatik ilişkilerinin 100. yılını kutladıklarını hatırlatan Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen temaslarının hız kesmediğini ve verimli şekilde devam ettiğini belirtti.
Çavuşoğlu, iki ülkenin liderleri arasında samimi diyalog olduğunu vurgulayarak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bu yıl 20 telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, ayrıca mevkidaşı Lavrov ile bu yıl 6'sı yüz yüze, 14'ü telefon ve 2'si video telekonferans (VTC) olmak üzere 22 kez görüştüklerini duyurdu.
Toplantıda Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi Toplantısı'nın hazırlıklarını gözden geçirdiklerini ve ikili ilişkiler ile bölgesel konulardaki iş birliğini ele aldıklarını dile getiren Çavuşoğlu, Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi 9. Toplantısı'nın 2021'de iki ülke liderlerinin karar vereceği bir tarihte Türkiye'de yapılacağını söyledi.
Çavuşoğlu, geçen toplantılardaki anlaşmaları da gözden geçirdiklerini ve gelecek zirvede hangi anlaşmaların imzalanacağı konusunda liste paylaşımı yaptıklarını belirterek, müzakeresi tamamlanan anlaşmaları gelecek zirvede imzalamak istediklerini anlattı.
Bugün Dışişleri Bakanlıkları 2021-2022 İstişareler Planı'nı imzaladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Bu planın içinde ikili düzeyde istişarelerimiz var. Bölgesel konularda yine bugüne kadar sürdürdüğümüz istişareleri gelecek yıllarda daha da derinleştirerek sürdürmek istiyoruz." dedi.
- "Pandemiye rağmen 2 milyondan fazla Rus turisti ülkemizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk"
Çavuşoğlu, iki ülkenin ticaretten enerji ve turizme kadar yoğun iş birliği içerisinde olduğunu belirtti.
Ticarette 100 milyar dolar hedefini ortaya koyduklarına fakat bunun gerisinde olduklarına dikkati çeken Çavuşoğlu, bu yıl salgın ve petrol fiyatlarındaki düşüş sebebiyle ticaret hacminde yüzde 20 düşüş olduğunu dile getirdi.
Çavuşoğlu, hedeflere ulaşmak için etkili şekilde Karma Ekonomik Komisyon toplantısı yapacakları bilgisini paylaşarak, gelecek zirvede de iş forumu düzenlemeyi planladıklarını söyledi.
Rus vatandaşlarının Türkiye'ye vizesiz seyahat edebildiklerini hatırlatan Çavuşoğlu, "Türk vatandaşlarına yönelik de vizelerin tamamen kaldırılması gerektiğini bugün bir kere daha vurguladık. Güvenlikle ilgili ekiplerimiz bu konuyla ilgili çalışmaya devam edecek." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin salgın tedbirleri kapsamında başlatılan, "Güvenli Turizm Sertifikasyonu"na da değinen Çavuşoğlu, "Bu yıl pandemiye rağmen tüm dünyaya örnek olan güvenli turizm önemleriyle 2 milyondan fazla Rus turisti ülkemizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk." dedi.
Çavuşoğlu, geçen yıl Türkiye'de 7 milyon Rus turisti ağırladıklarını hatırlatarak, koronavirüs aşısıyla Kovid-19 döneminden sonra yine aynı oranda turisti ağırlamak için birlikte çalışacaklarını dile getirdi.
Koronavirüs salgınıyla mücadelede özellikle ortak aşı geliştirilmesi konusunda ilgili bakanlıkların mutabakat zaptı imzaladığını belirten Çavuşoğlu, bu konuda iş birliğinin güçlendirileceğini vurguladı.
Çavuşoğlu, Rusya'yla TürkAkım Doğal Gaz Boru Hattı ve Akkuyu Nükleer Santral projeleri gibi stratejik enerji projelerinde de mesafe katettiklerinin altını çizdi.
- "Bölgesel konularda attığımız adımlar somut sonuçlar doğurdu"
Çavuşoğlu, görüşmesinde mevkidaşı Lavrov ile başta Yukarı Karabağ, Suriye, Libya, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz olmak üzere tüm bölgesel konuları da ele aldıklarını belirterek, "Bölgesel konularda bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz iş birliği, attığımız adımlar somut sonuçlar doğurdu." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bölgenin iki büyük ülkesi olarak iş birliğimiz somut sonuçlar doğuruyor. Karabağ konusunda bir ateşkes tesis edildi. Rusya Barış Gücü Misyonu sahada, ortak gözlem merkezimiz de kuruluyor. Bir an önce hayata geçecek ve faaliyetlerini sürdürecek. Burada amacımız kalıcı barış ve istikrar. Bunun için 6'lı format dahil tüm imkanlarımızı seferber etmemiz lazım. Güven artırıcı adımların atılması lazım. Ben inanıyorum ki bu adım atılınca kalıcı bir barışı tesis edeceğiz ve bu şekilde bölgedeki ülkeler arasındaki ilişkileri de normalleştireceğiz."
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in tüm zorluklara rağmen Ermenistan'a iyi niyet gösterip barış elini uzattığını ifade eden Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kendisinin de defalarca Dağlık Karabağ'da kalıcı barış olursa Türkiye-Ermenistan ve Ermenistan-Azerbaycan olarak ilişkilerin normalleştirilebileceğini söylediklerini vurguladı.
Çavuşoğlu, bu konudaki çalışmaları Azerbaycan'la koordine edeceklerini belirterek, arzularının bölgede barışı tesis etmek için oluşturulan misyonlara ilerleyen süreçlerde ihtiyaç kalmaması ve ekonomik ve bölgesel iş birliğinin öne çıkması olduğunu kaydetti.
Türkiye'ye yönelik ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında alınan yaptırım kararlarına ilişkin soruya yanıt veren Çavuşoğlu, "Türkiye olarak yaptırımlara kime yönelik ve kimin tarafından olursa olsun karşıyız. Geçmişte Avrupa Birliği'nin Rusya'ya yönelik yaptırım kararları oldu. Müzakereci ülke olarak bu kararlara katılmamız istendi, biz kesinlikle katılmadığımız gibi bu yaptırımların doğru olmadığını açıkça söyledik." ifadesini kullandı.
Yaptırımlarla sorunların çözülemeyeceğinin altını çizen Çavuşoğlu, "Aynı şekilde ABD'nin CAATSA yaptırım kararı da hem hukuken hem siyasi olarak yanlış bir karardır. Bu bizim savunma sanayimizi ve ülkemizi çok etkiledi ya da etkilemedi diye bir yorum yapmak istemiyorum çünkü kararın kendisi yanlış. Az ya da çok, güçlü ya da zayıf olması önemli değil bu yaptırım bizim egemenlik haklarımıza bir saldırıdır. Yaptırımlarla geri adım atmayacağımızı da herkes iyi bilir." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye ile Rusya arasında yapılan S400 hava savunma sistemleri anlaşmasının CAATSA yasasından çok önce imzalandığı için yaptırım kararının hukuken yanlış olduğuna da vurgu yaparak, "S400 dahil tüm sorunları diyalogla çözmeyi tercih ettik. ABD, yaptırım kararından sonra diyalogla iş birliği içinde olmak istediğini söyledi. Biz hiçbir zaman karşı değiliz." diye konuştu.
- "Başka bir ülkenin ya da herhangi bir kişinin 'Türkiye ayrılsın' deme hakkı yoktur"
Çavuşoğlu, Rusya ile Libya'da kalıcı ateşkes için çok çaba sarf ettiklerini anımsatarak, Moskova'da mevkidaşı Lavrov'la tam bir günlerini ayırdıklarını fakat sonuçta tam başarı elde edemediklerini hatırlattı.
Söz konusu çabaların daha sonra da birlikte sürdürüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, bugün gelinen noktada, bu ortak çabaların da katkısının çok olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya'da tek çözümün siyasi çözüm olduğuna inandığını fakat darbeci Hafter tarafının tersine inanç ortaya koyup, Trablus'a saldırınca, Türkiye'nin, Libya'daki meşru hükümetle imzaladığı anlaşma gereğince verdiği danışmanlık ve diğer desteklerle sahada durumun dengelendiğini, bu savaşı hiç kimsenin kazanamayacağının ortaya çıktığını kaydetti.
Şu anda siyasi sürecin devam ettiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu süreci desteklemeye devam edeceğini bildirdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya'da meşru hükümetle ve daha önceki hükümetlerle anlaşmalar imzaladığını anımsatarak, şunları söyledi:
"Oradaki mevcudiyetimiz, örneğin askeri danışmanların ve eğitim çalışmalarının temelinde de bu anlaşmalar var, yani hukuki ve meşru. Dolayısıyla başka bir ülkenin ya da herhangi bir kişinin, buna Hafter dahil, Türkiye ayrılsın deme hakkı yoktur. Yönetimler değişir ama devletlerde devamlılık vardır. İmzalanan anlaşmalar devam ettiği sürece bu böyledir."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya ile tarihi bağları da bulunduğunu ve Batılı ülkeler ile Türkiye'nin Libya'ya yaklaşımın farklı olduğunu belirterek, "Biz oraya hiçbir zaman sadece Türkiye'nin çıkarı için gitmedik, Libya'nın barışı, istikrarı, kazan-kazan anlayışıyla ilişkilerimizi daha da geliştirmek için gittik." dedi.
- Domateste ihracat kotası artıyor
İki ülkenin ticarette 100 milyar dolar hedefi bulunduğunu ancak salgın sebebiyle hedefin gerisine düşüldüğünü dile getiren Çavuşoğlu, "Bu trendi tersine çevirebiliriz. Ticaretimizi artırmamız lazım ve ticaretin önündeki tarifeleri ve tarife dışı engelleri kaldırmamızda fayda var. Bugün domates ve bazı ürünlerle ilgili kota artırımına, mevcut kota bittikten sonra gidileceğini duymaktan memnuniyet duyduk." diye konuştu.
Çavuşoğlu, aynı şekilde tır şoförlerine yönelik kotalar ile ulaşımla ilgili kotaların da kaldırılması gerektiğine vurgu yaparak, "Domates başta olmak üzere tarım ürünlerinde ve diğer ürünlerde, Rusya'nın da Türkiye'ye ihraç ettiği ürünlerde de engelleri, tarifeleri kaldırıp ticaretimizi kolaylaştırmamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
Toplantı esnasında yapıcı istişarelerde bulunduklarını ve yüksek seviyedeki siyasi diyaloğun önemini vurguladıklarını kaydeden Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki sürekli ve güvenli temasların iki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda stratejik yönünü ve hedefleri belirlediğini dile getirdi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle iki ülke arasındaki ticaret hacminin düştüğünü hatırlatan Lavrov, ticaret hacminin yükselmesi için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini dile getirdi.
- "Türkiye'nin tavrı takdire şayan"
Askeri teknik alandaki iş birliğini karşılıklı geliştirmeye devam edeceklerini vurgulayan Lavrov, bu alanda ABD'nin Türkiye'ye baskı uygulamasına rağmen Ankara'nın Moskova ile etkileşimini sürdürme isteğine değer verdiklerini ifade etti. Lavrov, "Washington Ankara'ya ciddi baskı uyguluyor. Bunu gayrimeşru yollarla yapıyor. Buna rağmen Türkiye yılmıyor. Bu da takdire şayandır." dedi.
Dağlık Karabağ konusunu da ele aldıklarını aktaran Lavrov, Ankara'nın ihtilaflı tarafların üstlendikleri taahhütleri yerine getirmesi konusunda yardım etmek istediğini ve buna olumlu baktıklarını belirtti.
Bölgede Erdoğan ve Putin'in girişimiyle ateşkesi denetleme merkezi kurma çalışmalarının sürdüğünü ve kısa süre sonra faaliyetlerine başlayacağını söyleyen Lavrov, Karabağ’daki durumun kimse tarafından istismar edilmemesi konusunda Türk tarafı ile hemfikir olduklarını aktardı.
Suriye meselesi ile ilgili olarak Astana formatının sahadaki durum açısından en verimli format olduğunu kanıtladığını vurgulayan Lavrov, siyasi anlamda da anayasa komitesinin çalışmalarını desteklemeye devam ettiklerini anımsattı.
Lavrov, Libya'da tüm kilit siyasi oyuncuların katılımıyla Libyalılar arası diyaloğun tesis edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
- "Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler kimsenin kaprislerine bağlı değil"
Bir gazetecinin ABD ve Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye ve Rusya'ya yönelik yaptırımlarının iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyip etkilemediği sorusuna Lavrov, şu cevabı verdi:
"Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler son derece kıymetlidir. Kendimize yetiyoruz diyebiliriz. İlişkilerimiz kimsenin agresif, dostane olmayan tutumuna ve kaprislerine bağlı değil. Ülkemizin milli çıkarları var. Bu milli çıkarları savunuyoruz. Karşılıklı yarar temelinde iş birliği yapmaya hazırız ve niyetliyiz. Çıkar dengesi konusunda uzlaşma sağlamaya çalışmaktayız. Bu zaten iki ülke ve halk arasında sürdürülebilir ve istikrarlı ilişkilerin kurulabileceği en sağlam temeldir."
Hem Türkiye hem Rusya'nın bağımsız ülke olduğunu ve bağımsız siyaset yürüttüğünü vurgulayan Lavrov, "Her iki ülke milli çıkarlarını savunuyor. Bunu da koordinasyon içinde yapıyor ve çıkar dengesini sağlamakla meşgul. Batı'daki bazı güçler ekonomide, enerji alanında, savunma sanayisi alanında adil olmayan rekabetin birtakım yoluna başvuruyor. Gayrimeşru yollarla bu iş birliğimizi etkilemeye çalışıyorlar. Batı bu yaptırımlara başlamadan çok önce bizim zaten ilişkilerimiz vardı." ifadesini kullandı.
- "Rusya ve Türkiye Libya'daki barış sürecine destek sağlıyor"
Libya'da barışın sürmesi konusunda garantör ülke arayışlarına yönelik çağrıları da değerlendiren Lavrov, zaten ülkedeki durum ile ilgili olarak pek çok garantör olduğunu, hatta bu sayının azaltılması gerektiğini belirtti.
Libya'daki bazı ateşkes ihlalleri olduğunu kaydeden Lavrov, "Libya'da genel olarak durum istikrara kavuşmuş bulunuyor. İmzalanan mutabakatlar geçerliliğini koruyor. Bunları hep beraber desteklememiz gerekiyor. Taraflarca kurulan 5 5 askeri komitenin faaliyetlerini desteklemek yoluyla bunu yapmamız gerekiyor." dedi.
Libya'daki petrolün Libya halkının ortak zenginliği olduğunu söyleyen Lavrov, petrol ihracatından elde edilecek gelirden tüm tarafların pay alması gerektiğini savundu.
Libya'daki dış oyuncular Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde çözüme katkı yapma gerektiği kanaatine ulaştığını anlatan Lavrov, ülkede tüm tarafları masaya oturtabilecek bir çıkar dengesi sağlanırsa oradaki sürecin gerçekten kapsayıcı nitelik alacağını belirtti.
Lavrov, "Rusya ve Türkiye bu sürece her türlü desteği sağlıyor. Bu zor yolda ülkelerimiz bir defa değil birçok defa yapıcı rol oynadı." dedi.
Ayrıca Lavrov, Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilciliğinin hala boş olduğunu hatırlatarak bu boşluğun bir an önce doldurulması için BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e de çağrıda bulundu.