06 Ağustos 2014 17:56
Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan'da Çin'in baskısı artıyor. Ramazan ayında yaşanan ve dünya medyasında da geniş yer bulan olaylarda Çin yönetimi 96 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Çin'in dış dünyadan erişimi kısıtladığı Doğu Türkistan'da olaylar devam ediyor. Yaşananları, kendisi de Doğu Türkistan doğumlu olan Doç. Dr. Abdülhamit Avşar www.trthaber.com'a değerlendirdi.
Çin yönetimi tarafından Doğu Türkistan'da 60-70 yıldır sistematik bir şekilde insan hakları ihlali uygulandığını belirten Avşar, ramazan ayında başlayan ve devam eden olayların bunun son halkasını oluşturduğunu söyledi.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin ramazan ayının ifasını yasaklandığını hatırlatan Abdülhamit Avşar, "Ondan önce de örtünmeyi, çağdaşlığa aykırılık gerekçesiyle yasaklamıştı. Bayramdan bir hafta önce bir eve baskın yaparak ramazan yasakları ihlal edildi diye bir aile toptan öldürüldü. Çin yönetimi bayramın birinci gününde bayramlaşmak için toplanan kalabalığı, ayaklanma olarak değerlendirip bunu şiddetli şekilde bastırdı. 100'den fazla insanın ölümüne yol açan vahim bir olay yaşandı" dedi.
Bölgeden haber almanın çok güç olduğunu belirten Avşar, bölgeye giden Avrupalı turistlerden ve orada sesini duyurabilen nadir insanlardan telefon, elektronik posta yoluyla bilgi alınabildiğini söyledi.
BAĞIMSIZ GÖZLEMCİLER GİREMİYOR
Bölgeye bağımsız gözlemcilerin giremediğini belirten Avşar, "Sadece bağımız gözlemci değil maalesef Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da giremiyor. Doğu Türkistan meselesine ilgi duymayacak sıradan insanların girmesine müsaade ediliyor. Urumçi'ye daha rahat girilebiliyor ancak diğer bölgelere girilmesi oldukça güç ön araştırma yoluyla izin veriliyor" şeklinde konuştu.
CAMİLERE GİRİLMESİ YASAKLANDI
Çinlilerle Türkler arasında tarihin çok derinliklerine dayanan bir mücadelenin varlığına dikkat çeken Avşar, "Türkler Çinlileri bulundukları havzanın dışına çıkarmamışlar. Çin sürekli batıya açılmak istiyor. Batıya açılmak için de Türk engelini aşmak, Türkistan üzerinde hakimiyetini pekiştirmek istiyor. Çin uzun yılar sömürge tecrübesinde şunu gördü; bu topluluğun dini ve kültürel değerlerini ortadan kaldırmadıkça orada başarılı olması mümkün değil, oraya nüfus taşıması ve baskı yapması kar etmiyor. Bundan dolayı nesilleri bozmayı amaçlıyor. Çin nesilleri kendi tarihi kültürlerinden koparmak için sistematik bir politika geliştirdi. Bu özellikle 1990'dan sonra başladı. 11 Eylül'den sonra çok yoğunlaşarak devam ediyor. Örneğin Camilere girilmesini yasakladı. Hatta Türkiye'de tesadüfen oraya giden bir milletvekilinin farkına varmasıyla Türkiye'de yayınlandı. Camiye, memurlar, askerler, polisler 18 yaşından küçükler , kadınlar giremez. Komünist partisine üyeler, öğretmenler vesaire üye olanlar giremez. Yani ancak 65 yaşından büyükler girebilir. Başörtüsünü yasakladılar, dili yasakladılar" diye konuştu.
ANNELERİ, GENÇ KIZLARI ALIYORLAR
Uygur kadınları üzerine yoğunlaşıldığını belirten Avşar sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Türklerin ayakta durabilmesinin en büyük sebebi anne ve kadının rolü. Bundan dolayı kadınları, genç kızları alıyorlar. Çin'e götürüp, geri dönmelerine izin vermiyorlar. Çinlilerle evlendirip, asimile etmeye çalışıyorlar. Bu sayının yüz binlerle ifade edilebilen bir rakam olduğunu düşünüyoruz. Bu tahmin tabi ki... Çünkü istatistik yayınlamıyorlar. Hamile kadınları kürtaj yoluyla bir daha anne olamayacak ve hayatlarını devam ettiremeyecek hale getiriyorlar. Bu bölgede uyuşturucunun yaygınlaşmasına izin veriyorlar."
Uygurların Urumçi'de meydana gelen bir patlamadan dolayı sorumlu tutulduğunu belirten Avşar, patlamanın ardından Çin Devlet Başkanı'nın "Uygurlar'ı 10'ar bin 20'şer bin halinde Çin'in içersinde dağıtın" şeklinde talimat verdiğini hatırlattı. Avşar, Çin devlet başkanının bu ifadelerinin Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerin ortadan kaldırılmasına yönelik politikasını ortaya koyduğunu söyledi.
İLHAM TOHTİ BÖLÜCÜLÜK SUÇLAMASIYLA TUTUKLANDI
Avşar, 7 ay önce bölücülük suçlamasıyla gözaltına alınan akademisyen İlham Tohti'yle ilgili de bilgi verdi. Tohti'nin Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları ihlallerini araştırdığını söyleyen Avşar, "Sosyal hayatta Çinliler ile Uygurlar arasında ayrımcılık yapıldığını belirtiyordu. Yurtdışına çıkmak üzereyken bölücülük iddiasıyla suçlandı, 7 ay kadar zamandan beri tutuklu. Bu itham Çin hukukunda idam cezası demek. Kendisi ben bölücülük yapmıyorum insan hakları açısından eleştiriyorum, bunun ortadan kalkmasını istiyordum şeklinde savunma yaptı" şeklinde konuştu.
ABDÜLHAMİT AVŞAR KİMDİR?
1964’te Doğu Türkistan’ın Yarkent şehrinde doğdu. 1965'te ailesi Türkiye’ye göç ederek Kayseri’ye yerleşti. 1986 yılında Marmara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu Radyo - Televizyon Bölümünden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalında yüksek lisans, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalında doktora yaptı. 2013 yılında iletişim alanında doçent unvanı aldı.
İngilizce’nin yanı sıra Uygur, Azerbaycan, Özbek ve Kırım Tatar lehçelerini bilen Abdulhamit Avşar, Osmanlıca ile Kiril alfabelerini okuyabiliyor. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok gazete, dergi ve hakemli bilimsel dergilerde makaleleri yayınlandı. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak görev yapan Avşar, Doğu Türkistan Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Uygur Hareketi kurucu üyesidir. Bir süre TRT'nin Bakü Temsilciliği görevinde bulunan ve sürekli Sarı Basın Kartı sahibi olan Avşar, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi ve Basın Birliği gibi mesleki kuruluşlara da üyedir.
Ahmet Cahit Şahiner/trthaber.com
Anahtar Kelimeler: Doğu Türkistan, Çin, Uygur Türkleri,