25 Şubat 2020 11:51
Ermenilerin kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin yaptığı katliamda, birçok aile tamamen yok olurken bazıları da çok sayıda yakınını kaybetti. Katliamdan kurtulanlar, yaşadıkları işkencelerin ve yakınlarını kaybetmenin acısını bugün hala hatırlıyor.
Hocalı'dan kaçmaya çalışırken 19 yaşındaki eşini kaybeden, kendisi de 27 gün esir hayatı yaşayan Valeh Hüseynov, hiçbir zaman hafızasından silemediği o günleri anlattı.
Hüseynov, katliamdan aylar önce Hocalı'nın tam anlamıyla abluka altına alındığını, doğal gaz ve elektriğin kesildiğini dile getirerek helikopterlerle sağlanan ulaşımın ise birkaç helikopterin vurulmasının ardından durduğunu söyledi.
Ermenilerin 25 Şubat 1992'de akşam saatlerinden itibaren 10 koldan tanklarla saldırıya geçtiğini belirten Hüseynov, artık dayanamayacaklarını anladıklarını ve kasabayı terk etmeye karar verdiklerini ifade etti.
Hüseynov, soğuk ve karlı hava şartlarında bir grup Hocalılı ile Ağdam bölgesine doğru ilerlediklerini vurgulayarak nasıl esir düştüğünü şu sözlerle aktardı:
"Yaşlı, kadın ve çocukları Gargar Nehri'nden geçirdik, ormanlık alanda karanlıkta yola koyulduk. Bir müddet geçtikten sonra önümüzü kestiler ve ateşe tuttular. Çok sayıda masum insan, Ermeniler tarafından vahşice katledildi. Olaydan 5 ay önce evlendiğim eşim de kurşun yarası alarak şehit oldu. Bazıları kaçmayı başardı fakat ben eşimin cesedini orda bırakmak istemedim. Sonuçta Ermenilere esir düştüm."
"Gitar çaldığımı öğrenince parmaklarımı kırdılar"
Yakalandığı ilk gün Ermenilerin kendisini acımasızca darbettiğini, işkencenin sonraki günlerde de sürdüğünü vurgulayan Hüseynov, şöyle devam etti:
"Ben gitar çalıyordum, bunu öğrenince önce parmaklarımı kırdılar sonra tırnaklarımı çektiler. Daha sonra elimi sıcak sobaya basarak yaktılar. 27 gün cehennem hayatı yaşadım fakat ölmedim. Ağdam bölgesinin komutanlarından Allahverdi Bağırov'un yardımı sayesinde esirlikten kurtuldum. Beni 3 Ermeni esirle değiştiler. Benimle değiştirilen Ermeniler, çok iyi durumdaydı. Ben ise yara bere içerisinde, ayakta duramıyordum."
Hüseynov, o dönemdeki aldığı maddi yaraların tam olmasa da iyileştiğini fakat manevi yaraların ancak Karabağ'ın işgalden kurtulmasıyla iyileşebileceğini kaydetti.
Hocalı'da ne oldu?
Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini Aralık 1991'de işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı'yı ele geçirmekti.
Ermeni güçlerinin ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 7 bin kişinin yaşadığı bir kasabaydı.
Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle kara yolu bağlantısını kesti. Hocalı'nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992'de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Olayda, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti.
Ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti.
25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgedeki Sovyet ordusuna bağlı 366. Zırhlı Alayı'nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı Katliamı" yapıldı.
Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın ve 63'ü çocuk, 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı kurtulurken, Ermeni güçleri bin 275 kişiyi rehin aldı. Bunlardan 150'sinden haber alınamadı.
Katliamda 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti.
Hocalı'nın işgali yüzünden Azerbaycan devletinin maddi zararı ise 170 milyon dolar oldu.
Anahtar Kelimeler: hocalı katliamı, tanık, azerbaycan, ermenistan, işkence,