22 Ekim 2020 12:44
Azerbaycan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Aliyev, Ermenistan'ın Azerbaycan'ın sivil yerleşim birimlerine yaptığı saldırılardan bahsederek "vahşi bir düşman"la karşı karşıya olduklarını belirtti.
Aliyev, Ermenistan ordusunun Azerbaycan'ın 2'nci büyük kenti Gence'ye balistik füzelerle 2 kez namertçe saldırı düzenlediğini hatırlatarak "Bu, savaş suçudur. Erivan yönetimi bu suçtan sorumlu tutulacak. Bu, kasıtlı şekilde işlenen bir suçtur. Aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu çok sayıda sivil kaybımız var. Bu, Ermeni faşizminin yırtıcı özelliğini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu, bizim Ermeni faşizminin belini kırarak bölgemizi nasıl büyük bir bela ve faciadan kurtardığımızı bir kez daha gösteriyor." dedi.
Bu sabah Ermenistan güçlerince Terter'e 190, Ağdam'a ise 90'dan fazla mermi atıldığı, bazı günlerde Terter'e 2 bin merminin isabet ettiğini hatırlatan Aliyev, şunları söyledi:
"Şehirlerimizi yok etmek, Azerbaycan halkının iradesini kırmak istiyorlar. Ama bunu başaramıyorlar ve daha da azgınlaşıyorlar. İntikamımızı savaş alanında alıyoruz. Sivil halka karşı hiçbir adım atmadık, atmayacağız. Ermenistan, dünya için büyük tehdit oluşturuyor. Ermenistan'ı yöneten kriminal faşist bölgemiz için en büyük tehdittir ve Azerbaycan bu tehdidin giderilmesi için elinden geleni yapıyor. Her gün cepheden hoş haberler alıyoruz. Şehirlerimizi ve köylerimizi işgalcilerden kurtarıyoruz. Muzaffer Azerbaycan ordusu şerefli misyonunu yerine getiriyor. "
Aliyev, Türkiye'nin Azerbaycan'a gösterdiği desteklerden takdirle bahsederek gelişmelerin Türk basınında geniş yer aldığını, Azerbaycan'ın haklı davasının dünyaya Türk basını aracılığıyla duyurulduğunu ifade etti.
Bazı ülkelerin basının Ermenistan yanlısı yayınlar yaptığını hatırlaran Aliyev, "Bu büyük bir haksızlıktır. Bu bir sahtekarlıktır. Bu, olayların çarpıtılmasıdır. Azerbaycan'ı işgalci veya saldırgan bir devlet olarak sunma girişimlerinin elbette hiçbir temeli yok. Dolayısıyla Türk basınının ilk günlerden itibaren burada bulunması ve savaş bölgelerinden haberler yapması dünyaya konuya ilişkin doğru bilgilerin aktarılmasına hizmet etmektedir." diye konuştu.
Aliyev, yıllardır uluslararası kamuoyuna haklı olduklarını, işgale uğradıklarını anlatmaya çalıştıklarını, bunda da başarılı olduklarını belirterek "İşgalden kurtarılan köylerin görüntüsü, hangi tür vahşilerle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Köylerin, şehirlerin çoğunda bir tek bile sağlam yapı kalmamış. Dün internette Zengilan kentinde harabeye dönüşen caminin görüntülerini herkes gördü. O camide domuz beslemişler. Camilerimize hakaret ettiler. Tüm tarihi anıtlarımızı yok ettiler. Evlerden neredeyse sadece taşlar kalmış durumda. Çatıları, pencereleri ve eşyalar yağmalanmış." bilgisini verdi.
Ermenistan'ın 1990'lı yıllarda dış yardımlar sayesinde Azerbaycan topraklarını işgal ettiğini hatırlatan Aliyev, "Şimdi de dışarıdan yardım aldıklarını görüyoruz. Oraya büyük silahlar gönderiliyor. Buna rağmen biz onların belini kırdık ve kıracağız. Hak işimizi sürdürüyoruz, Türkiye gibi kardeş ülke de yanımızdadır. Her zaman birlikteyiz." ifadelerini kullandı.
Kamu Başdenetçisi Malkoç, Ermenistan'ın 30 yıldır devam eden işgalinin milyonlarca Azerbaycan vatandaşını mülteci durumuna soktuğunu ve çok ciddi insan hakları ihlallerine neden olduğunu hatırlattı. Malkoç, Ermenistan'ın Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına rağmen işgal ettiği topraklardan çekilmediğini, son zamanlarda saldırılarını artırarak, yerleşim yerlerini bombalayarak kadın ve çocuklar dahil çok sayıda Azerbaycan vatandaşının ölümüne ve yaralanmasına neden olduğunu söyledi.
Yaşanan insan hakları ihlallerini yerinde görüp incelemek, raporlamak ve dünyaya duyurmak için bölgeye geldiklerini bildiren Malkoç, İslam İşbirliği Teşkilatı Ombudsmanlar Birliği (İİTOB) Başkanı ve Türkiye Ombudsmanı olarak hazırlayacakları raporun, Azerbaycan'ın işgal edilmiş topraklarındaki tüm insan hakları ihlallerini içereceğini belirtti.
Malkoç, raporu başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünya ombudsmanlarına, BM, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi uluslararası kurum ve kuruluşlara ve insan hakları örgütlerine göndereceklerini bildirdi.