05 Haziran 2017 15:30
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla geçen ay Pekin'de imzalanan İpek Yolu Projesi’yle Türkiye'nin önemli kazanımlar elde edeceğini söyledi.
Yeni İpek Yolu Projesi'ni değerlendiren Sofuoğlu, Türkiye'nin bu anlaşmayla coğrafi keşifler sonrasında kaybettiği ekonomik ve siyasi üstünlüğü tekrar ele geçireceğini ifade etti.
İstanbul'un fethinden sonraki süreçte Karadeniz ve Akdeniz'in Türk gölü haline geldiğini anımsatan Sofuoğlu, Osmanlı'ya vergi vermek istemeyen Batılı ülkelerin "bilinen yollardan, bilinmeyen hedeflere ulaşmak" felsefesiyle hareket edip, coğrafi keşiflere yöneldiğini, bunun aslında "coğrafi hırsızlık" olduğunu savundu.
Prof. Ebubekir Sofuoğlu, Batı'nın coğrafi keşiflerle, Osmanlıya iktisadi açıdan zarar vermeyi başardığını hatırlatarak, şunları anlattı:
"Osmanlı'yı aradan çıkarmanın yolunu bulmuşlardı. Yani İspanya’dan, Fransa'dan İtalya'dan yükledikleri malı, Cebelitarık Boğazı'ndan çıkartıp Afrika'nın batısından güneye doğru inip oradan doğrudan Hindistan'a, Çin'e ulaşmanın yollarını buldular. Batı'nın, Amerika'nın zenginleşmesini sağlayan en önemli faktör devreye girmiş oldu. Bu onlara muazzam bir zenginlik de kazandırdı. Çünkü hiçbir güç artık onların önünde duramadı. Bu şekilde yeni dünyanın zenginliklerini taşıyabildikleri kadar taşıdılar. Yani buna coğrafi hırsızlık derken aslında uç bir ifade kullanmış olmuyoruz.''
''Artık o gemiler mavi tura çıksın''
Demir İpek Yolu Projesi’nin gerçekleşmesiyle Türkiye'nin büyük bir avantaj yakalayacağını aktaran Sofuoğlu, "Pekin’den yüklenen mal mevcut düzende, Londra'ya 4-8 haftada ulaşırken, artık 10-12 günde ulaşacak. Hantal gemiler yerini hızlı trenlere bırakacak. Yani artık onlar, hızlı trenlerin devreye girmesi sonrası boşa çıkacak olan gemileriyle mal taşımak yerine mavi turlara çıkabilirler." diye konuştu.
Sofuoğlu, Türkiye'yi bu projenin dışında bırakmak için, başta 18 günlük Moskova üzerinden geçecek hat olmak üzere alternatif yollar da arandığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"3. Boğaz köprüsünün yapılmasına bu yüzden karşı çıktılar. Türkiye'nin hızlı tren hatlarını inşa etmesini istemediler. Ancak İstanbul’dan geçmeyen bütün yollar daha masraflı ve daha uzun mesafeli. İpek Yolu, 500 yıllık bir aradan sonra, yeniden Anadolu üzerinden Pekin'den Londra'ya ulaşacak. Türkiye burada muazzam bir konuma geliyor. O yüzden 500 yıllık bir rövanş diyoruz. Türkiye ticari zenginlikler, ticari avantajlar elde edecek. Fakat bunun yası sıra Türkiye, siyasi bir kart kullanma hakkını da elde edecektir. Bu hattın nimetlerinden faydalanan hiçbir ülke Türkiye'ye istemediği bir şey yaptıramayacak, Türkiye’yi rahatsız edecek hiçbir adımı atamayacak. İddia ediyorum, Ermeni soykırım safsatasıyla Ankara'ya baskı kuramayacaklar, Çin, Doğu Türkistanlı Türklere yönelik bir baskı kurmayı bir kere daha düşünecek. Dolayısıyla bu Demir İpek Yolu Türkiye’ye sadece iktisadi değil, aynı zamanda siyasi kazanç sağlamış olacak."
''Bu proje Erdoğansız olamaz''
Prof. Dr. Sofuoğlu, Gezi Parkı olaylarının, 17-25 Aralık polis-yargı darbe girişiminin, 15 Temmuz FETÖ kalkışmasının, Güneydoğu'daki hendek terörünün Türkiye'yi bu kazançtan mahrum etmek için tezgahladığını öne sürdü.
Bakü-Tiflis-Ceyhan doğal gaz boru hattı projesini hatırlatan Sofuoğlu, şöyle devam etti:
"Bunda en uzun hat bizim üzerimizden geçiyordu. Buna rağmen Türkiye'ye düşen hisse yüzde 1,5'ti. Gazın sahibi Azerbaycan'ın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 'Öyle şey olmaz. Türkiye'nin hissesini arttıracaksınız.' dedi. Payımız yüzde 5 artırılarak yüzde 6,5'e çıkarıldı. Tabii bu da onun iktidardan düşmesine sebebiyet verdi. Şimdi Erdoğan'ın döneminde aynı tür doğal gaz hattı anlaşması yapıldı. Peki Türkiye'nin buradaki hissesi ne kadar? Tam yüzde 30. Yani bütün mesele bu. Erdoğan olmasa da bu projelerin hepsini yaparlar ama bedavaya getirtirler. Dolayısıyla Sayın Erdoğan’la Türkiye bu anlamda Demir İpek Yolu'yla muazzam bir virajın önünde durmaktadır. Artık Türkiye'nin ve başta petrol olmak üzere doğal kaynakların asıl sahipleri Mezopotamya arazisindeki halkların, kendi kaynaklarını Batılıların değil kendilerinin kullanmaları anlamında önümüzde muazzam fırsatlar vardır diyebiliriz."