22 Ekim 2021 10:35
Türkiye’nin 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana tesis edilen barışın sürdüğüne işaret eden Tatar, şunları söyledi:
"(1974’ten bu yana) Hiç kimsenin burnu kanamamıştır. Kıbrıs’ta huzur vardır. Kıbrıs’ta iki taraf vardır, iki devlet vardır. Rumlar da bu barıştan faydalanmıştır. Avrupa Birliğine girdikten sonra da özellikle bu barışın onlara da büyük faydaları olmuştur. Bu barış, Türk Silahlı Kuvvetlerinin orada olmasına bağlıdır. Eğer TSK bir caydırıcı güç olarak Kıbrıs’ın kuzeyinde olmasaydı, Kıbrıs’ta çok çatışma olacaktı ve bu ekonomik gelişmeler olamayacaktı."
Tatar, 1974 öncesinde Kıbrıs Türklerinin ekonomik hayatta şirket ve işletme sahibi olamadığını sadece Rumların yanında işçi olarak çalıştığını belirterek, "Şimdi KKTC’de bizlerin büyüyen ve gelişen şirketleri, kurumları, kuruluşları ve devletiyle, yürütmesiyle yargısıyla tam teşekküllü bir devletin KKTC çatısı altında oluştuğunu görüyoruz." diye konuştu.
"KKTC, kıymet ve değer açısından gerçekten bir noktaya gelmiştir"
KKTC’nin Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bugüne kadar eğitim, turizm, ekonomi, sosyal ve siyasi alanlarda atılımlar gerçekleştirdiğinin altını çizen Tatar, "Bütün bu emperyalist güçlere karşı Rum ve Yunan ikilisine karşı bizlerin orada bir araya gelmesi, Türkiye’nin de desteğiyle 1974’ten sonra orada yapılan bütün çalışmalarla KKTC kıymet ve değer açısından gerçekten bir noktaya gelmiştir. Şimdi önemli olan bundan sonra burayı güçlendirebilmektir." değerlendirmesinde bulundu.
Tatar, Kıbrıs’ta Maraş’ın açılmasının halihazırda KKTC için insanların ekonomik ve sosyal olarak faydalanması, Doğu Akdeniz’de yeni bir siyasetin ortaya konulması bakımından önemli olduğunu, kenti bugüne kadar 250 bin kişinin ziyaret ettiğini anlattı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından sonra Türkiye ile KKTC arasındaki iş birliğinin daha da artmasını beklediklerini vurgulayan Tatar, bu durumun Türkiye’den KKTC’ye turist akışı başta olmak üzere diğer iş kollarındaki hareketlilikle ekonomik olarak daha fazla canlanmasına imkan sağlayacağını belirtti.
Tatar, KKTC ile Türkiye arasında "birtakım kendini bilmezlerin" iki halkın arasını açmasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayarak, "Biz Kıbrıs’ta çok zahmetler çektik. Yok oluşun eşiğinden döndük, katliamlardan, soykırımlardan geçtik, var olduk. Her zaman Türkiye Cumhuriyeti yanımızda olmuştur. Dolayısıyla bunu bizim unutmamız mümkün değildir." diye konuştu.
AB’ye girmek için KKTC’ye sunulan entrikalara "evet" diyerek, Kıbrıs'ın geleceğini tehlikeye atmaya ve böyle bir yanlışı yapmaya kimsenin hakkı olmadığını dile getiren Tatar, "(Böyle bir hatayı) Yapmayacağız. Yaptırtmayacağız. Birlik ve beraberliğimizi sonuna kadar sürdüreceğiz." dedi.
Tatar, temaslarının ardından Resim ve Heykel Müzesi’ne geçti.
"Maraş, KKTC’nin itici gücü"
Tatar, Türkiye’deki temasları kapsamında Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nin Tarihi Türk Ocağı Salonu’nda "Avrasya Hizmetleri Ödülleri 2021"e katılarak konuşma yaptı.
Osmanlı’nın 1571’de Kıbrıs’ı fethettiğini anımsatan Tatar, "Maraş ata toprağıdır." diye konuştu.
Osmanlı'nın fethin ardından Maraş'ta ilk olarak vakıflar kurduğunu ancak İngiltere yönetimi döneminde buradaki vakıf mallarının Rumlara peşkeş çekildiğini söyleyen Tatar, kentin, 1974 öncesi de Akdeniz'in en fazla turist ağırlayan bir tatil beldesi olduğunu hatırlattı.
Tatar şöyle devam etti:
"Maraş'ın açılma zamanının geldiğini haykırınca büyük bir rağbet gördük. Türkiye Cumhuriyeti'nin destekleriyle o Kapalı Maraş, açılmış bir Maraş olarak KKTC hükûmetinin bir itici gücü olarak orada duruyor. Bir kere ekonomik bakımdan, bir kere turizm bakımından ve siyasal anlamda da bu iki devletli politikayı artık gündeme getirdikten sonra Maraş açılımıyla daha güçlü bir devlet, daha güçlü bir KKTC ve Türkiye ile iş birliğiyle daha haysiyetli, bize yakışan bir siyasettir."
"Halkların kendi kaderini tayin hakkı vardır, işte Kıbrıs’ta da bu vardır"
Kıbrıs’ın kendi geleceğini tayin etmesine ilişkin konuşan Tatar, "İnsan hakları denildiğinde halkların kendi kaderini tayin hakkı vardır. İşte Kıbrıs’ta da bu vardır." şeklinde konuştu.
Kıbrıs’ın Türkiye’nin garantörlüğünde kendi halkı, devleti, devlet kurumlarıyla kendi kaderini tayin için yıllardır mücadele verdiğini kaydeden Tatar, "Kıbrıs'ta bu gerçeklerin kökleşmesinin dünya tarafından da kabul edilmesi gerektiğini bir kez daha paylaşmak istiyorum. Aksine 1974 öncesine dönüş Kıbrıs’ta çatışmayı da kavgayı da huzursuzluğu da her türlü kargaşayı da geri getirecek bir potansiyele sahiptir.” ifadesini kullandı.
Tatar şunları kaydetti:
“Benim yolum bizlerin yoludur. Benim yolum Türklük yoludur. Benim yolum Kıbrıs Türk halkının bekası, KKTC’nin güçlenmesi, büyük Türk dünyasında Türk dünyasının bir parçası olarak Türkiye ile iş birliği içinde bize yakışan bir şekilde bağımsız, özgür ve onurlu bir şekilde KKTC’nin yaşam mücadelesinin taçlandırılması içindir. “
Tatar konuşmasının ardından kendisine takdim edilen "Kazak Şapanı" adlı geleneksel elbiseyi giydi.
Eko Avrasya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eren de Türkiye ile Türk dünyası arasındaki ekonomik, kültürel ve sosyal iş birliği ile dostluk bağlarının kuvvetlendirilmesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini, Türkiye'nin tanıtım konusunda kamu diplomasisi alanında adımlar attıklarını kaydetti.
Eren, "Eko Avrasya olarak bugün geldiğimiz noktaya bakacak olursak kamu ve ekonomi diplomasisi alanında yaklaşık 40 ülkede gerçekleştirmiş faaliyetler her kesim tarafından takdirle karşılanmaktadır." ifadesini kullandı.
Konuşmaların ardından ödül törenine geçildi. Tatar, törende Azerbaycan'ın Tovuz şehitlerinden Tümgeneral Polat Haşimov’un annesine çiçek ve plaket takdim etti. Ersin Tatar, şehide Allah’tan rahmet, annesine de sabırlar diledi.