19 Ağustos 2022 13:29
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "GKRY Dışişleri Bakanlığı, ahiren yaptığı açıklamasında, KKTC ve ana vatan Türkiye'ye karşı mesnetsiz iddialarda bulunduğu" kaydedildi.
GKRY'nin, mağdur edebiyatı yaparak tüm suçlular gibi geçmiş günahlarını aklamaya çalıştığı belirtilen açıklamada, Rum Dışişleri Bakanlığının, Rum liderliğinin 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'ni silah zoruyla yıktığını, Kıbrıs Türk halkını anklavlara kapatarak barbarca muameleye maruz bıraktığı 11 yıllık bir dönem ile Ada'yı Yunanistan’a bağlamayı hedefleyen askeri darbeyi unutturmaya çalıştırdığı ifade edildi.
Açıklamada, "Ada'daki tek işgal, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Rum liderliği tarafından işgal edilmesidir. Rum tarafınca devletsiz bırakılan Kıbrıs Türk halkı, kendi geleceğini tayin etme hakkını kullanarak KKTC'yi kurmuştur. Hukukun üstünlüğüne inanan laik Kıbrıs Türk halkının bir devleti, demokratik yollarla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, meclisi ve hükümeti vardır. GKRY, Kıbrıs Türk halkını hukuken ve fiilen temsil etmemektedir. Sadece GKRY'nin tanınması ahlaki değerden ve adaletten yoksunluktur." denildi.
GKRY'nin, Kıbrıs konusuna ilişkin paradigmanın değiştiğinin halen farkında olmadan ve gerçeklerden kopuk bir siyaset takip ettiği vurgulanan açıklamada, "siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözüm modelini" birçok kez akamete uğratmasıyla Rum tarafının bu modele sahte bağlılığını da açıkça gösterdiği belirtildi.
Bu riyakarlığın Rum liderliğinin günlük siyasetinin bir parçasını haline geldiğine işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Rum tarafının, bir taraftan Kıbrıs Türklerinin sosyoekonomik gelişimini insanlık dışı izolasyonlarla engellemesi, diğer taraftan ise dünyaya açılan tek kapımız olan Türkiye ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerimizin derinleşmesinden şikayet etmesi, bu riyakarlığın örneklerinden sadece biridir. Kıbrıs’ta iki devletin egemen eşitliklerine dayalı çözüm seçeneği, Rum Dışişleri Bakanlığının iddia ettiğinin aksine bir dayatma değil tek gerçekçi ve sürdürülebilir seçenektir. 50 yılı aşkın süre Kıbrıs’ta bir reçete olarak sunulan ancak bir seçenek olarak halihazırda tüketilmiş olan federal çözüm modelinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin halen ısrar etmesi ise bir dayatmadır. Kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir anlaşmaya, resmi müzakerelere başlamadan önce, KKTC'nin egemen eşitliğinin teyit edilmesi ile varılabilecektir."