16 Kasım 2019 10:00
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Ankara Büyükelçisi Kemal Köprülü, Türkiye'nin sarsılmaz desteğinin KKTC'nin en büyük güç kaynağı olacağını vurgulayarak, "Uluslarası toplumun adadaki gerçekleri görmesi ve Kıbrıs Türk halkı üzerinde uygulanan haksız izolasyonu kaldırmasının zamanı çoktan gelmiş ve geçmiştir." dedi.
KKTC'nin 36. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Büyükelçi Köprülü'nün ev sahipliğinde resepsiyon verildi.
Resepsiyona, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz, yerli ve yabancı misyon şefleri, akademisyenler, bürokratlar, basın mensupları ve davetliler katıldı.
Köprülü, Mutlu Barış Harekatını anımsatarak başladığı konuşmasında şehitleri rahmet, gazileri de saygıyla andı.
Kıbrıs Türk halkının adada yıllarca Rum-Yunan mezalimine karşı onurlu bir mücadele verdiğini kaydeden Köprülü, bu mücadelenin 20 Temmuz 1974 harekatıyla taçlandırıldığını söyledi.
Köprülü, Harekat sonrası Kıbrıslı Türklerinin 1983'te kendi kendilerini yönetme isteklerini tüm dünyaya duyurduğunu belirtti.
"Rum liderliği, olmazsa olmazlarımızı reddetmiştir"
Köprülü, Kıbrıs Rum Kesimi ile tarafların siyasi eşitliğine dayalı bir çözüm bulunması konusundaki iyi niyetlerini müzakere sürecinde ortaya koyduklarını dile getirerek bugüne kadarki tüm önerilerin Kıbrıslı Rumlar tarafından topyekün reddedildiğini söyledi.
Son olarak İsviçre'nin Crans Montana kentinde yapılan Kıbrıs konferansının sonuçsuz kaldığını anımsatan Köprülü, "Kıbrıs Türkü'nün siyasi eşitliğini hiçbir zaman özümsememiş olan Rum liderliği, dönüşümlü başkanlık ve Kıbrıslı Türklerin siyasi karar alma mekanizmasına etkin katılımı gibi siyasi eşitliğimiz açısından olmazsa olmazlarımız olan hususları reddetmiş ve yine Kıbrıs Türk tarafının kabul etmeyeceği 'sıfır asker, sıfır garanti' gibi maksimalist bir tezle müzakere marjını sıfıra indirerek bu zirveyi de çökertmeyi başarmıştır." dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Avrupa Birliği (AB) tabii ki bir birlik olarak çeşitli konularda çalışma yapabilir, görüşlerini belirtebilir ancak burada yanlı, tarafgir, sadece bir tarafı tutup bir tarafın hakkına hukukuna saygı gösterip, diğer tarafın hayati hakları dahil bunları ciddiye almayan, bunlara önem vermeyen, bunları bir tarafa bırakan yaklaşımından da vazgeçmesini bekliyoruz." dedi.
"Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıslı kardeşlerimizin bugünlere gelmesi kolay olmadı" diyen Akar, çok ciddi mücadelelerin verildiğini, önemli bedellerin ödendiğini hatırlattı.
KKTC'nin ne kadar önemli, anlamlı olduğunun herkes tarafından bilinmesinin önemine değinen Akar, "Kıbrıs bizim için Türkiye Cumhuriyeti Devleti için gerçekten önemli bir konudur, milli bir meseledir. Bizim bakış açımız bu şekildedir. Bugüne kadar haklı mücadelelerinde Kıbrıslı kardeşlerimizle beraber olduk bundan sonra da aynı şekilde olmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu, şüphesi olmasın." diye konuştu.
Akar, 45 sene önce maruz kalınan acıların, cefaların unutulmaması gerektiğini belirterek: "Bu maruz kalınan haksızlıklara, yapılan karşı hareketlere nasıl o zaman sessiz kalmayıp gereğini yaptıysak bugün de aynı duygu ve düşüncelerle soydaşlarımızın, kardeşlerimizin hak ve menfaatlerini korumakta, kollamakta kararlıyız. Bunun herkes tarafından iyi anlaşılması, iyi bilinmesi lazım. Bugüne kadar Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti barış ve istikrardan yana olduğunu her zaman, her şekilde dile getirdi. Barış, huzur adına üzerine düşen her şeyi yaptı ve yapmaya devam edecek. Ancak çözüm için her türlü gayreti göstermenize rağmen maalesef bu iyi niyetin, barışçıl yaklaşımın, istikrar için yapılan yaklaşımın Güney tarafından tam olarak anlaşılmadığını, yapılması gerekenlerin Güney’de yapılmadığını da üzülerek müşahede etmekteyiz." dedi.
"Faaliyetlerimize devam edeceğiz"
Türkiye'nin, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta deniz yetki alanlarında eşit, egemen hakların korunması ve kaynakların adil bir şekilde paylaşımının tüm kıyıdaş devletlerin mutabakatıyla belirlenmesi gerektiğini savunduğunu ifade eden Akar, "Başlangıçtan itibaren bizim tezimiz budur. Bu kapsamda garantör ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Yunanistan’la, İngiltere ile birlikte garantör devletlerdir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti garantör devleti olmaya devam edecektir. Bu konudaki her türlü hakkımızı ve sorumluluğumuzu da eksiksiz, aksaksız dün olduğu gibi bugün de yerine getirmekte kararlıyız. KKTC'nin yetki verdiği alanlarda veyahut da kendi deniz yetki alanlarımızda faaliyetlerimize devam ediyoruz, devam edeceğiz. Bundan da kimsenin şüphesi olmasın." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki sorunları iyi komşuluk ilişkileri, karşılıklı anlayış ve uluslararası hukuka saygı göstererek çözmekten yana olduğunu vurgulayan Akar, şöyle dedi:
"Ancak bunun bir zafiyet olarak anlaşılmaması lazım. Bizim uluslararası hukuka müracaat etmemiz iyi niyetimizdendir, herhangi bir acziyetten değildir. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin de iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, uluslararası hukuka saygılı olarak hareket etmesini, mevcut sorunlara bu çerçevede bir çözüm bulunmasına çalışmalarını, buna katkı sağlamalarını içtenlikle bekliyoruz. Biz bu konuda adaletten, adil çözümden yanayız. Gerçekten çok geniş, zengin coğrafya. Çok özel ve önemli bir deniz ve kara alanı var. Burada çok ciddi zenginlikler var. O nedenle biz karşılıklı görüşmeler yoluyla varılacak anlaşmalar çerçevesinde hep birlikte neler kazanabiliriz sorusuna cevap verip bunu gerçekleştirmeye çalışmamızın taraflar için çok daha yararlı ve anlamlı olacağını, gelecek kuşaklara en önemli yatırım olacağını her sefer dile getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Biz dayatmacı değiliz, herhangi bir konuda dayatmıyoruz, her türlü görüşe açığız. Ama burada bahsettiğim ilkelerden de taviz vermemiz söz konusu değil. Bir tarafta, tarafların adil paylaşımı söz konusu, diğer tarafta uluslararası hukuk söz konusu, garantörlüğümüz söz konusu. Bunları bir tarafa bırakarak herhangi bir şekilde yeni maceraya girmeyi de kimse bizden beklemesin."
"İçinde olmadığımız çözümlerin yaşama şansı yok"
Akar, "Avrupa Birliği (AB) tabii ki bir birlik olarak çeşitli konularda çalışma yapabilir, görüşlerini belirtebilir ancak burada yanlı, tarafgir, sadece bir tarafı tutup, bir tarafın hakkına hukukuna saygı gösterip, diğer tarafın hayati hakları dahil bunları ciddiye almayan, bunlara önem vermeyen, bunları bir tarafa bırakan yaklaşımından da vazgeçmesini bekliyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin bölgedeki barışın, istikrarın en önemli teminatı olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirten Akar, "Biz, Türkiye olarak hem kendi hak ve menfaatlerimizi hem de KKTC'nin meşru hak ve hak ve menfaatlerini her zaman uluslararası hukuk dahilinde korumaya çalıştık. Garanti ve ittifak anlaşmaları doğrultusunda koruduk, korumaya devam edeceğiz. Garanti ve ittifak anlaşmalarından vazgeçmemiz söz konusu değil." değerlendirmesini yaptı.
Akar, herhangi bir oldubittiye göz yumulmayacağını da ifade ederek, "İçinde bizim olmadığımız çözümlerin yaşama şansı olmadığını da büyük bir nezaketle tüm taraflara hatırlatmak istiyorum. Hedefimiz, gerçekten barışı, istikrarı ve huzuru bölgede kalıcı hale getirmek, yaptığımız bütün gayretler bu hedefe yönelik olarak yapılmakta, bu konuda diğer tarafların da bu hedefe katkı sağlamasını bekliyoruz, bunu beklemek bizim hakkımız. Geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıs Türkü'nün haklı mücadelesinde en büyük destekçisi bizleriz, sizlersiniz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, TSK'dır, bu şekilde de devam edecektir. Uluslararası hukuka saygılı olmamız, barışçıl yol ve yöntemlerle problemlerin çözülmesini istememiz hiçbir şekilde bizim acizliğimizden gelmiyor. Diğer taraftan 'Oldubittiye göz yummayacağız, hakkımızı koruyacağız, gerekirse gereken tedbirleri alırız' dememiz de hiçbir şekilde tehdit değildir. Gerçeklerden, olması gerekenden bahsediyoruz. Bunun bu şekilde anlaşılmasını taraflardan bekliyoruz." dedi.
Anahtar Kelimeler: kktc, 36.kuruluş yılı, respsiyon, kemal köprülü, hulusi akar,