15 Kasım 2021 15:11
Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Başbakan Faiz Sucuoğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bakanlar, milletvekilleri, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığını temsilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, askerî erkan, kurum ve kuruluşların temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Tatar, Oktay ve Oramiral Özbal'ın Atatürk Anıtı'na çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.
Anıt Özel Defteri'ni imzalayan Tatar, deftere şunları yazdı:
"Aziz Atatürk,
Bugün Kıbrıs Türk halkının kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 38. kuruluş yıl dönümünde huzurunuzdayız. Kıbrıs Türk halkı Anadolu'da verilen millî mücadeleyi yakından takip etmiş, sizin ve yol arkadaşlarınızın her başarısında Kıbrıs Türk halkı da sevinmiştir. Yoktan var ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs Türkleri için umut olmuştur. Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte yapmış olduğunuz inkılapları Mehmet Remzi Okan'ın sahip olduğu Söz gazetesine göndermiş olduğunuz yeni harfleri basabilen matbaa sayesinde Kıbrıs Türk halkı yakından takip etmiş ve uygulamıştır. Kıbrıs Türkü'nün dert ve sorunlarını yakından takip ettiniz. Her daim Kıbrıs Türkü'ne sahip çıktınız. Bugün bunu Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanlığı arşivinden çıkan evraklardan daha net görebilmekteyiz. Bugün Kıbrıs Türk halkının eğitim düzeyi yüksek, sorgulayan ve özgürlüklerine sahip çıkan bir toplum ise bu sizin ilke ve inkılaplarınız sayesindedir. Sizlerin Anadolu'da verdiği bağımsızlık mücadelesi Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine olan inancı artırmıştır. Kıbrıs Türkü geçmişte nasıl bağımsızlığına, toprağına ve egemenliğine sahip çıkmışsa, bugün de o doğrultuda, o azimle, devletimize, toprağımıza ve egemenliğimize sahip çıkmaya devam edecektir."
"Türkiye Cumhuriyeti’nin ahdi ve tarihi sorumluluğunu, bundan sonra da yerine getirme kararlılığımızı teyit ediyoruz"
Oktay da deftere şunları yazdı:
"Aziz Atatürk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 38'inci kuruluş yıl dönümünü, kardeşlerimizle gurur ve heyecanla kutluyoruz. Kıbrıs Türkü'nün hürriyet ve egemenlik mücadelesi sonucu, aziz şehitlerimizin canları ve kanları pahasına kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, müreffeh yarınlara emin adımlarla yürümektedir. Kıbrıs Türk halkının meşru mücadelesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin ahdi ve tarihi sorumluluğunu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getirme kararlılığımızı manevi huzurunuzda bir kez daha teyit ediyoruz. Ruhunuz şad olsun."
Lefkoşa'daki kutlamalar Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'ndaki resmigeçitle devam etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, buradaki törende konuştu.
KKTC'nin kuruluş yıl dönümü kapsamında bayram coşkusunu paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek konuşmasına başlayan Oktay, KKTC'ye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve 84 milyonun selamlarını, sevgilerini getirdiğini bildirdi.
Oktay, KKTC'nin Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayarak, 15 Kasım'ın, Kıbrıs Türk halkının mücadele tarihine eklenen şanlı bir sayfa olduğunu vurguladı.
Kıbrıs'ta 38 yıl önce bugün, 1878'den itibaren başlayan belirsizlik, zulüm ve işkencenin son bulduğuna işaret eden Oktay, şunları ifade etti:
"KKTC'nin mücahit halkı, on yıllarca Rum mezalimine korkusuzca direnmiş, can vermiş, kan vermiş ama hürriyetinden vazgeçmemiştir. 1571'den beri yurt edindiği, memleket bildiği toprağını bırakmamış; egemenliğinden taviz vermemiştir. Kıbrıs Türklerinin direniş ve diriliş destanı, adanın Yunanistan'a bağlanması anlamına gelen Rumların Enosis hayaline bir hançer gibi saplanmış, Kıbrıs Türkü katledilirken seyreden dünyaya hakkaniyet dersi vermiştir. 1974 Barış Harekatı ile taçlanan bu mücadele, Mehmetçik ve mücahitlerimizin omuz omuza duruşuyla, dayanışmayla ve kardeşlikle kazanılmıştır. KKTC 38 yıl önce, Meclisteki tüm tarafların ortak mutabakatıyla, Kıbrıs Türk halkının yediden yetmişe desteğiyle ve hürriyet aşkıyla kurulmuştur. Mutlaka aranızda bağımsızlık ilanı sonrası Atatürk Meydanı'ndaki coşkulu kalabalığın içinde olan, 'Türk devletlerinin yeni şafağıyız' diye haykırmış kardeşlerim vardır. Genciyle, yaşlısıyla Kıbrıs'ın her kesimi birlik olup kutladığınız bağımsızlık sevinci, Lefkoşa'dan Ankara'ya ve tüm kardeş coğrafyalara yayılmıştı. Bugün de işte o 74 ruhuyla, 83 ruhuyla istiklalinize ve istikbalinize sahip çıkarak 38'inci yılın haklı gururunu yaşıyorsunuz."
"Dalgalanan bu bayrak, kendi toprağınızda hüküm süren barış ve istikrar ve KKTC'de güçlenen demokrasi, en kıymetli değerlerinizdir." diyen Oktay, Türkiye'nin bu kıvancı paylaştığını, Kıbrıs Türkü'nün ada üzerindeki vazgeçilmez haklarının teminatı olan Kıbrıs Türk Devleti'nin egemenliğinin daim olacağına yürekten inandığını söyledi.
Hak ve eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve birçok zorluğa göğüs geren Kıbrıs Türkü'nün azmi ve dirayetinin, ana vatan Türkiye için iftihar kaynağı olduğunu belirten Oktay, "Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olarak daha parlak bir geleceğe sağlam adımlarla yürüyeceğinize, yürüyeceğimize gönülden inanıyorum." dedi.
"Amacımız, bölgemizin iş birliği sahasına dönüşmesi"
Kıbrıs Türkü'nün varoluş mücadelesini başlatan Dr. Fazıl Küçük, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Barış Harekatı kahramanları başta olmak üzere tüm dava erlerini rahmetle ve şükranla anan Oktay, bu uğurda destansı bir mücadele ortaya koyan şehitleri ve rahmana kavuşan gazileri rahmet ve minnetle yad etti.
"Cengiz Topelleri, Münür Salih Dilaverleri ve Fehmi Ercanları unutmadık, unutmayacağız." ifadelerini kullanan Oktay, hayatta olan gazilere sağlıklı uzun ömürler diledi.
Egemenliğin ambargoları aşarak refaha dönüşmesi için, adada çözüm yönünde yol alınmasının ve adadaki iki devlet arasında iş birliğinin tesis edilmesinin önemine işaret eden Oktay, şöyle konuştu:
"Ortak anlayış ve ortak akla dayanan bir çözüm rotası için Türkiye ve KKTC, her zaman fikir birliği içinde olmuştur; bugün de böyledir. Diğer tarafta 'asla asla' diyerek tüm olumlu havayı bozanlar, radikalleşmeyi körükleyenler ve çözümsüzlükten beslenenler olsa da biz iyi niyetle çaba göstermeye devam ediyoruz. Amacımız, bölgemizin herkes için bir iş birliği sahasına dönüşmesidir. Bu iş birliğinin de sürekli biçimde istikrar ve refah üretir bir mekanizma haline gelmesidir. Bir kez daha tekrarlıyoruz, adada adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm arzu ediyoruz. Böylece adada ve bölgede, barış ve istikrarın yerleşmesini hedefliyoruz. Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının, bir başka deyişle egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi ve garanti altına alınması gerekir. Aksi halde çözümün yolunu açacak şartlar, hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın Cenevre'de ortaya koyduğu öneri de bu temel üzerine inşa edilmiştir. Uluslararası toplum için Kıbrıs konusunda gerçekçi politika zamanı çoktan geldi de geçiyor."
"İkiyüzlü oyunların hepsi boşa gidecek"
Oktay, iki devletli çözümün bir müzakere pozisyonu olmadığının altını çizerek, "Rum tarafı şimdi istiyormuş rolü yaptığı ortaklık devletini, önce yıkıp sonra reddetmedi mi? Yarım asırdır temcit pilavı gibi müzakere masasına getirilen öneriler hangi yaraya merhem oldu? Bu oyalama taktikleriyle Türk tarafının zamanla baskılara boyun eğmesini mi bekliyorlar? Şurası iyi bilinmelidir ki nereden gelirse gelsin Türk tarafı hiçbir baskıya boyun eğmez." ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Türkü'nün boyun eğmediğinin ve eğmeyeceğinin kanıtının, bugün 38 yaşına giren Cumhuriyet ve Kıbrıs Türkü'nün egemenliği olduğuna dikkati çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O dönemde Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş 'İdaremizin adını koyacağız' diyerek adada egemen bir Türk devleti kurulacağını dünya kamuoyuna ilan ettiği zaman, Rum kesimi inanmayarak 'Bu açıklamalar şantajdır, tehdittir, asla olamaz' diye yorum yapmakla meşguldü. Rum tarafının destekçileri de adada bağımsız bir Türk devletine ihtimal vermiyor, aynı bugün olduğu gibi hayal dünyasında yaşıyordu. Rum tarafı ve destekçilerinin ikiyüzlü oyunlarının hepsi yine boşa gidecek. Biz, Türkiye ve KKTC olarak, çözümün anahtarı gördüğümüz 'Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi' önerimizi, uluslararası topluma kararlılıkla anlatmaya devam edeceğiz. İki devletli çözüm sabır gerektiren bir yol. Bu yolu yine omuz omuza birlikte yürüyeceğiz. Ayrıca Doğu Akdeniz'in, başta Doğu Akdeniz Türkleri olmak üzere tüm bölge halkları için barış, istikrar ve iş birliği denizi olması yönünde çalışmayı sürdüreceğiz."
Oktay, Türkiye, bölgedeki enerji kaynaklarının adadaki iki taraf için iş birliği fırsatı olduğunu vurgularken, Rum tarafının yine tek yanlı tutum takındığına dikkati çekerek, "Akdeniz'in yaşanan insani krizler ve göçmen manzaraları sebebiyle, trajedi denizi olarak anıldığı yetmedi mi? Şimdi Rum tarafı, bölgede yeniden tek taraflı hidrokarbon çalışmalarına başlayacağını duyuruyor. Hiç merak etmesinler, onları yalnız bırakmaz, sondaj çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Kimseden çekinmiyoruz. Doğu Akdeniz'de macera arayan cevabını alır." dedi.
"Projeleri birer birer tamamlayarak ilerliyoruz"
Türkiye'nin ve Kıbrıs Türkü'nün Doğu Akdeniz'deki meşru hak ve menfaatlerinin görmezden gelinmesine asla göz yummayacaklarını vurgulayan Oktay, meşru hak ve menfaatleri fiili adımlarla korumaya devam edeceklerinin altını çizdi.
Birlik ve beraberlik içinde, kararlılıkla ilerlendiği takdirde, sorunların üstesinden gelineceğini vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:
"Hayal aleminde yaşayanlara en güzel cevap, dimdik ayakları üzerinde duran, kalkınan, gelişen ve güçlenen KKTC'dir. 'Üreten bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' anlayışıyla yürütülen ekonomik ve kalkınma iş birliği programımızla, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan sağlığa, turizmden eğitime, her sektöre ayrı ayrı eğiliyor, projeleri birer birer tamamlayarak ilerliyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle yaptığı ziyareti sırasında önemli açılışlar gerçekleştirmiş, temeller atmış, ayrıca, yeni yatırımların da müjdesini vermiştir. İş birliği protokolümüz kapsamında salgın desteği, sanayi ve sivil toplum destekleri gibi toplumun her kesimine dokunan ödemelerin süreçlerini başlatmıştık. Aktarılan tutarlara ek olarak, KKTC'ye gönderdiğimiz yaklaşık 550 bin Kovid aşısı, KKTC e-devlet projesi, tıbbi ekipman destekleri ve karayolları çalışmaları son dönemde ilerlemelerle öne çıkan sektör bazlı projelerden sadece bir kaçıdır. Tarım alanlarını sulama projemiz de yatırım planlarımıza uygun şekilde devam etmektedir."
Oktay, bugün Girne'ye geçerek Türkiye'nin katkılarıyla yapılacak Askeri Hastane'nin temel atma törenini gerçekleştireceklerini, bu kapsamda yapımı tamamlanan kara yolları, medikal cihaz destekleri ve e-devlet projelerinin açılışlarını yapacaklarını söyledi.
"Türkiye-KKTC iş birliği sağlam temellere dayanmaktadır"
Program kapsamında 500 yataklı hastanenin yanı sıra Kıbrıs Türkü'nün egemenliğinin abide sembollerinden birisi olacak Yeni Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Yerleşkesi'nin proje lansmanının yapılacağını aktaran Oktay, bunların inşaatlarına yakında başlanacağını ifade etti.
Finansman destekleri ve sektör bazlı projelerin yanı sıra her türlü tecrübe aktarımı, insani ve teknik destek alanlarında da KKTC'nin yanında olduklarını belirten Oktay, şunları kaydetti:
"İhtiyaç duyulan yapısal reformları tamamlamış karar alma, uygulama ve denetim mekanizmaları en etkin şekilde çalışan, yol alan, ilerleyen bir KKTC için Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa yapacağız dedik ve bugün de bu irademizi tekrarlıyoruz. Ortaya konulan bu iradenin sonuç vermesi için bir an önce Meclisteki tüm tarafların ve hükümetin elzem olan yapısal reformlara odaklanmasını bekliyoruz. Cuma günü gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı İstanbul Zirvesi'nde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi KKTC'yi de Türk Devletleri teşkilatında görme arzusundayız. Özellikle bu tür bölgesel açılımlara KKTC'nin uyumlanabilmesi için reform eylemlerinin hayata geçmesi olmazsa olmazdır. Diğer taraftan, Türkiye-KKTC iş birliği, köklü kardeşlik bağlarımız üzerinde yükselen sürdürülebilir ve sağlam temellere dayanmaktadır. Bu temeller, her türlü etkiden münezzeh şekilde, hiçbir zümre ya da grubun ajanda ipoteği altına girmeyecek kadar üst boyuttadır, üstün niteliktedir."
"Aşılamayacak engel yok"
Maraş açılımı da dahil olmak üzere birlikte atılan tarihi adımlarla milli davanın yücelmeye ve yükselmeye devam edeceğinin altını çizen Oktay, "Bizler, tarihi bir, davası bir, derdi ve mücadelesi bir, büyük bir milletin evlatlarıyız." dedi.
Fikir ve gönül birliğiyle hareket edildiği müddetçe, üstesinden gelinemeyecek zorluk, aşılamayacak engelin bulunmadığına dikkati çeken Oktay, şunları ifade etti:
"Tarihsel süreçte pek çok badireye göğüs geren büyük milletimiz, kim ne yaparsa yapsın bundan sonra da her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güce ve kudrete sahiptir. Hür ve özgür şekilde kutlanacak nice 15 Kasımlar, nice yıl dönümleri diliyorum. Ebediyen istiklal ve istikbalinize sahip çıkacağınıza inanıyorum. KKTC'nin Türkiye ile birlik, beraberlik ve dayanışma içinde daha nice güzel günlere ulaşmasını temenni ediyor, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm Kıbrıs Türkü kardeşlerimi tekrar saygıyla selamlıyorum."
"Yüce Türk ulusunun eşsiz destek ve yardımı her zaman bizimle olmuştur"
Başkent Lefkoşa'daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının en mutlu günlerinden birisini 15 Kasım 1983'te yaşadığını belirterek, onurlu bir varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakarlıklarla kurdukları KKTC'nin 38. kuruluş yılını büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi.
Kıbrıs Türk halkının milli mücadele lideri Dr. Fazıl Küçük ve KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sık sık "bir halkın ulaşabileceği en yüce ve onurlu mertebe, bağımsız-egemen bir devlete sahip olmasıdır" yönünde açıklamalarda bulunduğunu aktaran Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kıbrıs Türk halkı olarak eğer bugün, başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak bunu her türlü bedeli gözünü kırpmadan ödeyen kahraman halkımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, ulusal kahramanlarımıza, Dr. Fazıl Küçük'ten Rauf Raif Denktaş'a uzanan şanlı ecdadımıza ve ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti’ne borçluyuz. Ne mutlu ki bu soylu mücadelenin her aşamasında kopmaz, ayrılmaz bir parçası olduğumuz yüce Türk ulusunun eşsiz destek ve yardımı her zaman bizimle olmuştur."
Tatar, Kıbrıs Türk halkının kurucusu ve ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden, 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla silah zoruyla atıldığını hatırlatarak, şehitler ve gazilerin destansı bir varoluş mücadelesi verdiğini, bu günlere büyük acılar ve soykırım girişimlerine karşı direnerek geldiklerini vurguladı.
15 Temmuz 1974’te tüm dünyanın gözleri önünde askeri darbe ile Kıbrıs Helen Devleti’ni ilan eden Yunan cuntasını, etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak durduranın Türkiye olduğunu anımsatan Tatar, şu ifadeleri kullandı:
"Çağrımız üzerine, can ve mal güvenliğimiz ve istiklalimiz için 20 Temmuz sabahı Kıbrıs’a bir barış harekatı gerçekleştirilmemiş olsaydı bugün Kıbrıs, bir Yunan Adası'na dönecekti. Bugün üzerinde devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek bu, Mücahit ve Mehmetçik sayesindedir. 15 Kasım 1983’te KKTC’nin ilanı, Rum tarafının bizim egemen eşitliğimizi kabul etmemesi, bizlerle yetki ve refah paylaşımını reddetmesi ve uluslararası camianın sadece Rum tarafının sesini duymasının bir sonucudur."
Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafına, anayasasını talan ettikleri ve bir Rum devletine dönüştürdükleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş çağrısı yaptığını ve kendilerini zamanla asimile etmeyi hayal ettiğini belirten Tatar, bu hayal nedeniyle 53 yıl süren müzakerelerde Rumların tüm önerileri reddettikleri gibi, Kıbrıs müzakere tarihinde ilk kez eş zamanlı ve ayrı ayrı referanduma götürülen 2004 Annan Planı’nı da reddettiklerini hatırlattı.
"Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden bir müzakere sürecine girmeyeceğiz"
Tatar, yarım asrı aşkın bir süredir müzakerelerde zemin olarak yer alan "federasyon" modelinin tükenmiş olduğunu en üst düzeyde ilgili uluslararası taraflara ilettiklerinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden bir müzakere sürecine girmeyeceğimiz de resmi pozisyonumuz olarak kayda geçirilmiştir. Kıbrıs’ta adil ve sürdürülebilir bir çözüm sadece halihazırda var olan iki devlet gerçeğine ve iki tarafın eşit uluslararası statüsü ve egemen eşitliğine dayalı olarak gerçekleştirilebilir. Kıbrıs Türk halkının özgür iradesiyle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Kıbrıs’ta yeni sorunlara ve belirsiz bir geleceğe adım atmak yerine Ada’da ve Ada etrafında olan sorunlara çözüm üretebilecek yeni vizyonumuz ile yeni bir dönemin kapısını açmış bulunmaktayız.
İsviçre'nin Cenevre kentinde 27-29 Nisan'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres öncülüğünde gerçekleşen 5 1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, BM'ye Kıbrıs’ta kalıcı çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sundum. Bu önerimle müzakere masasına ilk kez egemen eşit iki ayrı devletin varlığına ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm önerimiz konulmuş oldu. Her daim olduğu gibi Cenevre’de yanımızda olan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür ederim."
Tatar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve tüm sorunların çözümünde KKTC’ye her türlü desteği veren başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a ve emeği geçen tüm devlet yetkililerine teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, "Kapalı Maraş’ı açma kararımız, Kıbrıs meselesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Maraş, bizim egemenliğimizdedir ve KKTC toprağıdır. Yıllardan beridir mallarını ve mülklerini değerlendiremeyen hak sahiplerinin askeri bölge statüsünün kaldırılmasını takiben mülklerine sahip çıkmaları insan hakları bakımından da son derece önemlidir." dedi.
Maraş'ın yüzde 3,5'ine tekabül eden bir bölümün "askerî bölge" statüsünden çıkarıldığını kaydeden Tatar, uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak mülk ve mal sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurarak mallarını geri alabilme olanağı tanındığını da söyledi.
Tatar, Kıbrıs'ta ve bölgede kritik gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik durumun hidrokarbon kaynakları üzerinden bir mücadeleye dönüştüğünü belirtti.
"Ana vatanın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz"
"Buradaki ana hedef, Doğu Akdeniz'deki Türk egemenliğinin temel noktalarından olan KKTC’yi tasfiye edip, ana vatan Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştırmaktır." diyen Tatar, şöyle devam etti:
"Bu durum, yoğun ve karmaşık bir siyasi mücadelenin yanı sıra gerginliğin ve askeri faaliyetlerin de yoğunlaşmasına neden olmuştur. Gerginliğin ana nedenlerinin biri de Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumları ile silahlanma faaliyetlerine devam etmeleridir. Kıbrıs Türk halkı olarak Kıbrıs Ada'sını çevreleyen denizlerdeki haklarımıza sahip çıkma kararlığı içerisindeyiz. Ana vatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalara bağlı olarak ana vatanın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz."
Tatar, egemen eşitlik temelinde Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinden yararlanmak konusunda Rum kesimine yaptıkları iş birliği önerilerini bir kez daha tekrarlayarak, Rum tarafının bu iş birliği önerisine kulak asmaması ve Ada çevresinde tek yanlı girişimlere kalkışması halinde bunlara kesinlikle karşılık verileceğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, "Devletimizin ilanı ve kuruluşu, aynı zamanda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasında silah arkadaşları, kahraman Mehmetçikler ve fedakar, cefakar Anadolu insanının el ele vererek, gerçekleştirdiği zaferlerden, Kurtuluş Savaşı'ndan ilham alınarak taçlandırılan bir eserdir, gurur abidesidir. 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs’ta bir dönüm noktasıdır." diye konuştu.
Tatar, bu anlamlı günde başta Küçük ve Denktaş ile aziz şehitleri rahmetle yad ederek, gazilere minnetlerini sundu.
Konuşmanın ardından halk dansları gösterisi ve resmi geçit töreni yapıldı.