10 Kasım 2021 08:03
Festival, bu yıl 13 ülkeden 42 film ile birlikte Türk Cumhuriyetlerinden 100'ün üzerinde sinemacı, oyuncu ve kültür insanını ağırlıyor.
Festival katılımcı ülkeleri arasında ise Türkiye ev sahipliğinde Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Macaristan, Saha Cumhuriyeti, Tataristan, Gagavuz Yeri, İran, Ukrayna ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yer alıyor.
Festivalin açılış resepsiyonunda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Binlerce yıllık bir tarihin, paylaşılan ortak kültürün, sayısız etkileşimle şekillenen özgün ve öncü üretimlerin bizi birbirimize bağladığını biliyoruz, görüyoruz ve dün olduğu gibi bugün de bunu yaşayarak paylaşıyoruz. Amacımız, bu birlikteliğimizi bir çatı altında bütünlüğe kavuşturmak ve bunu başardığımızda ortaya neler koyabileceğimizi görmektir. Açıkçası bu düşünce beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Altında buluşacağımız çatı hem zarif ve estetik hem de bir o kadar etkili olmalıydı. Elbette arayış, cevabın kendisini ele veriyor. Sanat en bariz ve doğru seçimdi. Onun geniş yelpazesi içinden de sinemayı seçtik." dedi.
Ersoy, sinemanın bugünün kitle iletişimi içerisinde bireyden topluma, çok büyük bir fark yaratma potansiyeli taşıdığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Açıkçası sinema sektörünün üretim, dağıtım ve ekonomik olarak çok güçlü olduğu ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmez hatta doldurmaz bile. Bu ülkelerde sinemanın kullanım şekline baktığımızda 'fark yaratma' kavramına dair yaklaşımı ve bu yolda nasıl sonuç alındığını görmek mümkündür. İşte şimdi bizim farkımızı ortaya koyma vaktidir. Bu noktada daha fazla zaman kaybetme lüksümüz yoktur. Bu salonda temsilcilerini gördüğüm, Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali'ne katılacak olan ülkelerin muazzam coğrafyasını, tarihini ve kültür dokusunu düşündüğümüzde, beyaz perdeye yansıtılabilecek içeriklerin çeşitliliğini, bakış açılarının ne kadar özel ve istisna olabileceğini, ne kadar büyük farklılıkları yakalayabileceğimizi ve temas edilecek ayrıntıların derinliğini hepimiz tahmin edebiliyoruz. Hal böyle iken sanat ve sinema eserleri üretmek ve mümkün olan en geniş kitlelere bu eserlerimizi ulaştırmak bir sorumluluktur."
Son 19 yıllık süreçte Bakanlığın Türkiye'de sinemaya verilen desteği 45 kattan fazla artırdığına işaret eden Ersoy, "Şu anda 250 milyon dolar seviyesine gelmiş durumdayız. Sadece son üç yılda destek verdiğimiz proje sayısı 1360, destek miktarı ise 284 milyon lira olmuştur. 'Aldığımız sonuç nedir?' diye soracak olursanız, yerli film üretim sayımız 20 kat artmıştır. Halkımız da kendi sanatçısının üretimine, emeğine sahip çıkmış, yerli yapımlarımızın 2 milyon olan seyirci sayısı 33 milyon seviyesine yükselmiştir. Yönetmenlerimiz, oyuncularımız, senaristlerimiz uluslararası organizasyonlarda bizlerin gururu oldular, olmaya devam ediyorlar. Ödüller almayı sürdürüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, dünyanın bizi anlaması yolunda çok değerli bir adımdır"
Mehmet Nuri Ersoy, Türk sinemasını daha ileriye taşıyabilmek, yakaladığı bu gelişimi ve büyümeyi sürdürülebilir kılmak ve Türkiye'yi film üretim merkezlerinden biri haline getirebilmek amacıyla 2019'da Sinema Kanunu'nda önemli değişiklikler yaptıklarını aktararak, şunları kaydetti:
"Bunun da çok güzel sonuçlarını, üstelik pandemi koşullarına rağmen almaya başladık. İnşallah dünyanın normalleşmesi ile birlikte bu sonuçlar çok farklı bir seviyeye gelecektir. Tabii muazzam bir başarı hikayesi yazan dizi sektörümüze de burada bir parantez açmak isterim. Türk dizi film sektörü, 152 ülkede yayınlanan yapımlarıyla dünya genelinde 600 milyondan fazla izleyiciye ulaşan bir konuma geldi. Şöyle basitçe bir oranlarsak dünyadaki her 13 kişiden biri Türkiye'de üretilen en az bir diziyi izliyor. Peki 'sinema ve dizi sektöründe bu üretim seviyesi, bu başarı size ne kazandırdı?' diye sorarsanız cevabım çok açık olacaktır. Kendimizi anlattık kıymetli misafirler. Belirli yapımlarımız sayesinde temsil ettiğimiz değerleri, kültürü, medeniyeti tanıtma şansımız oldu. İnsanların merak etmesini sağladık. Neticede merak öğrenmeyi, öğrenmek anlamayı, anlamak empatiyi getirir. Sanatın en önemli özelliği toplumlar ve kültürler arası bariyerleri, ön yargıları, kalıplaşmış düşünceleri yıkmaktır. Sanat kültürden kültüre, inançtan inanca, fikirden fikire bir dilmaçtır. Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali de dünyanın bizi anlaması yolunda çok değerli bir adımdır."
Festivalin Türk dünyası ülkeleri arasındaki kültürel ve sanatsal iş birliği olanaklarının artırılmasını ve sinema sanatı vasıtasıyla ortak tarihi, kültürel ve toplumsal değerlerin güçlenmesini de sağlayacağına dikkati çeken Bakan Ersoy, "Bu birliktelik ilk etapta kendi içinde her ülkenin sinema eserlerinin daha geniş kitlelere ulaşmasını mümkün kılacaktır. Birlikte atılacak adımlar, ortak yapımlar ise inanıyorum ki uluslararası arenada daha fazla eserle yer almamıza, filmlerimizin daha geniş ve farklı izleyici kitlesiyle buluşmasına imkan sunacaktır. Ayrıca üretilen her yeni eserle Türk dünyası sinemasının kültürel ve düşünsel altyapısı kayıt altına alınmış olacaktır. Böylece yeni kuşaklara da ilham ve örnek olacak önemli bir sinema arşivinin ve sanat mirasının oluşmasını sağlamış olacağız. Bütün bunlar, uğrunda gayret gösterilmesi gereken sonuçlardır ve inşallah birlikte bunları elde edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"İsteriz ki Türk dünyasıyla birlikte ortak projeler üretelim"
Resepsiyona katılan oyuncu ve Türk Dünyası Kültür Sanat Sinema Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Serdar Gökhan da AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurum olarak Türk dünyasıyla yaklaşık 6 yıldır çeşitli faaliyetler yürüttüklerini belirterek, şunları anlattı:
"İmkanlarımız kısıtlı olduğu için faaliyetleri fazla ileriye kadar götüremedik. Ama sağ olsun bu sene Kültür Bakanlığımız bu işe el attı. Kendi bünyelerinde bu işi yapmaya başladılar. Hiç olmazsa gelen konuklarımız eski saraylarımızı gördüler. Güzel ağırlandılar. İsteriz ki Türk dünyasıyla birlikte ortak projeler üretelim. Beraber bir şeyler yapalım. Dünyaya büyük bir güç olarak kendimizi tanıtalım istiyoruz ama maalesef bir türlü ulaşamadık. İnşallah bundan sonra böyle projelerle (o noktaya) ulaşacağımıza inanıyorum."
Orhan Gencebay da Korkut Ata'nın Türk tarihindeki en önemli efsanelerden bir tanesi olduğunu vurgulayarak, "Türk sineması da dizileri de şu anda dünya çapında ilgi görüyor. Dünyanın en zengin tarihi, kültürü ülkemizdedir ve Türk dünyasındadır. Bunu bizim iyi öğrenmemiz ve bunları anlatmamız lazım." dedi.
Son dönemde özellikle UNESCO'nun bu durumunda farkında olduğu yorumun yapan Gencebay, dünya çapında bir kurum olarak UNESCO'nun Yunus Emre'yi, Hacı Bektaş Veli'yi gündemine aldığına dikkati çekti.
Gencebay, bugün imkanların eskisinden çok daha iyi olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi AKM de açıldı, sinema alanında da orada etkinlikler yapılacaktır. O kadar çok değerlerimiz sergilenecek ki mesela en önemli konulardan bir tanesi Etrüskler. Dört bin yıl evvel Batı'ya göçen, daha doğrusu Asya'dan Batı'ya göçen Türk dünyasının en önde gelen bilgelerinin oluşturduğu Türkler. Bunlar Avrupa'ya uygarlık götüren kişiler, öncesinde uygarlık yokmuş demiyorum tabii ama Etrüskler birinci derecede yapılması gereken bir çalışma olmalı. Avrupa'daki kültürün temelini Etrüskler oluşturmuştur. Bunların bilincinde olarak, araştırarak gereğini yapmalıyız. Yapacağız inşallah."
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Görgün Taner ise Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nin yeni bir etkinliğine daha şahit olmaktan dolayı memnuniyetini ifade ederek, festivalin bu yıl çok başarılı geçtiğini ve önümüzdeki senelerde de uluslararası katılımcıların artışıyla daha çok benimseneceğini belirtti.
Türkiye'nin komşu ülkeleriyle kültür alışverişini önemsediğinden bahseden Taner, "Türkiye'de film endüstrisi giderek gelişiyor. Bu gelişimden çok çeşitli paydaşların yararlanması, herkesin birbirinden fikir alışverişinde bulunması ve o ülkelerde bizim filmlerimizin gösterilmesini çok önemsiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Galaya, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, yönetmen Reis Çelik, Mesut Uçakan ve Nazif Tunç'un yanı sıra Türkiye'den ve Türk Cumhuriyetlerinin kültür sanat dünyasından birçok isim katıldı.