23 Mart 2022 16:21
Nevruz, Özbekistan'da aynı zamanda insanları birbirlerine yakınlaştıran ve bir araya getiren bayram özelliği taşıyor. İlkbaharın gelmesiyle aynı mahallede yaşayan insanlar veya akrabalar bir araya gelerek Nevruz yemekleri "kök samsa", "halim" ve Özbek pilavı ile Nevruz tatlısı "sümelek" hazırlıyor. Bazı yörelerde ise adak hayvan keserek, yeni yılın bereketli gelmesi dileğinde bulunuluyor.
Nevruz şenlikleri her Özbek evinde yapılıyor. Şenlik kapsamında bir evde toplanan akrabalar, aile büyüğü tarafından edilen Nevruz duasının ardından bayram yemekleri hazırlıklarına başlarken, gün boyunca da Nevruz yemekleri ve bayramın olmazsa olmazlarından "sümelek" tatlısı hazırlama ve pişirme işlerine devam ediyor.
Yaklaşık 24 saat boyunca durmadan karıştırılan ve altı yanmasın diye içine birkaç küçük taş veya ceviz atılan tatlının hazırlandığı gece boyunca ailedeki şenlikler de devam ederken, şarkılar söylenerek danslar icra ediliyor.
Öte yandan ailenin yaşlı kadınları kız torunlarının kaşlarına “osma” olarak adlandırılan kına benzeri yeşil bir bitkinin ezmesinden elde edilen sıvıyı sürerek, kaşlarının daha güzel olması için çaba gösteriyor. Kaşlarının daha güzel olmasını isteyen torunlar da bunun için sıraya diziliyor.
Şaira Abduazimova, her sene Nevruz Bayramı'nı aile fertleri, akrabaları ve yakın komşularıyla evde kutladıklarını, bu geleneği vefat eden anne-babasından öğrendiklerini ve şimdiye kadar sürdürdüklerini belirtti.
Nevruz tatlısının yapımı için hazırlıklara bir gün önce başladıklarını anlatan Abduazimova, 24 saat boyunca durmadan karıştırılarak hazırlanan "sümelek" tatlısının yapılışı çok zahmetli olmasına rağmen, kalabalık olmalarından dolayı zorluk çekmediklerini, aksine hep birlikte pişirirken, akrabalarıyla hasret giderdiklerini ve birbirleriyle daha da yakınlaştıklarını kaydetti.
Tatlıyı hazırlama sürecinde yer alan kadın ve kızların gece boyunca şarkı ve türküler söylediğini ifade eden Abduazimova, insanların "sümelek"i kevgirle karıştırdıkları sırada tuttukları dileğin gerçekleşeceğine inanıldığını dile getirdi. Abduazimova, yapımında çok sayıda kişinin yer aldığı tatlının, gelenek gereği önce mahallenin yaşlı ve hastaları ile komşulara dağıtılacağını aktardı.
Tatlının hazırlanmasının ardından davetlilere Nevruz yemekleri ve tatlısı ikram edildi. Bir sofra etrafında toplananlar, yemeğin ardından dua ederek, bu yılın bereketli olması temennisinde bulundu.
Sümelek yapımı
Nevruz yemekleri arasında bahar tatlısı "sümelek" ayrı bir yer tutuyor.
Özbek halkı için Nevruz'un sembolü sayılan tatlının yapılışı adeta bir ritüeli andırıyor. Buğday bir tahtaya yayılarak, çimleninceye kadar üzerine 4-5 gün su serpiliyor. Çimler boy gösterdikten sonra kıyma makinesinde çekiliyor. Daha sonra ortaya çıkan karışımın suyla iyice dağılması sağlanıyor ve ardından da sıkılarak nişastalı sıvısı alınıyor.
Yağ konularak kızdırılan büyük kazanlara buğdaydan elde edilen nişastalı su ilave ediliyor ve durmadan 16-18 saat boyunca karıştırılıyor. Kazanın altı yanmasın diye içine 7-9 ceviz veya taş atılıyor. Kazanı her karıştıran dilek tutuyor ve dua ediyor. Özbeklerde "sümelek" karıştırılırken tutulan dilek ve duaların kabul olacağına inanılıyor.
Daha sonra ise 5-6 saat kapağı kapatılarak demlenmeye bırakılan ve böylece yaklaşık 24 saatte hazırlanan "sümelek", Özbeklerde, her derde deva, hastalıkları iyileştirici, güç ve kuvvet kaynağı sayılıyor.
Sümelek, önce mahallenin yaşlı ve hastalarına, ardından da tüm sakinlerine dağıtılıyor. Kasesinden ceviz veya taş çıkan insanın ise tuttuğu dilek veya duasının kabul edildiği yorumu yapılıyor.
30 meleğin hazırladığına inanılıyor
Sümeleğin ortaya çıkışıyla ilgili çeşitli rivayetler bulunuyor. Bir rivayete göre, bir anne ilkbahar döneminde evinde yiyecek bulamayınca aç kalan ikiz çocuklarını doyurmak için evinde bulduğu çimlenmiş buğdayı alır ve su koyarak kaynatır.
Çocuklarını kazanın içinde bir şeyler olduğuna inandırmak ve kaynadığında ses çıkarması için ise kazana bir avuç taş atar. Gece geç vakte kadar yemek bekleyerek açlıktan yorulan çocuklarını uyutmak isterken, kendisi de uyuyakalır. Uyandığında ise artık sabah olmuştur ve içine çimlenmiş buğdayı attığı kazanın içinden güzel kokular gelmektedir.
Rivayete göre, gece gökten inen 30 melek sabaha kadar kazanı karıştırır ve ortaya sümelek çıkar. Bu nedenle yemeğe Farsça'da 30 melek anlamına gelen "sümelek" adı verilir. Bu rivayetin dilden dile göçtüğü, kuşaktan kuşağa geçtiği Özbekistan'da halen ikiz çocuğu dünyaya gelen her aile mutlaka evinde sümelek hazırlayarak, yakınlarına ve komşularına dağıtır.
Diğer bir rivayete göre ise bir kaleyi düşman kuşatır. Bir süre sonra kaledeki gıda ve yiyecekler biter. Son çareyi ambardaki çuvalların dibinde kalan bir miktar çimlenmiş buğdayda bulan kale halkı, bu çimlenmiş buğdayları kazanlarda kaynatarak istif eder. Sabah uyanan kale halkı kendilerini çok güçlü hissetmeye başlar ve düşmanın kuşatmasını yenerek zafer kazanır.