06 Nisan 2022 16:56
İbn-i Sina, 980 yılında Özbekistan’ın Buhara kentinin Afşana köyünde doğdu.
10 yaşına bile gelmeden Kur'an-ı Kerim'i hatmetti, mantık dersleri alıp, iyi derecede yunanca öğrendi.
Daha sonra tıp bilimine ilgi duyarak hastalıklar hakkında araştırmalar yaptı.
İbn-i Sina, 16 yaşında iken Buhara amiri Nuh Mansur tarafından oğlunun hastalığına çare bulması için saraya çağrıldı.
Çocuğu iyileştiren İbn-i Sina, mükafat olarak, Buhara sarayının kütüphanesinde araştırma izni istedi.
Fizik, kimya, astronomi ve edebiyat alanlarında da uzmanlaşan İbn-i Sina, bugün sadece felsefe ve tıp alanındaki çalışmalarıyla anılıyor.
İbn-i Sina'nın 5 kitap halindeki “Tıbbın Kanunu” eseri bir doktorun bilmesi gereken tüm bilgilerin özetidir.
Bu eserde insan vücudunun bütün organları ve bunların hastalıkları, ilaçları ve ilaçların hazırlık yöntemleri tek tek anlatılıyor.
“Tıbbın Kanunu” Avrupa üniversitelerinde 17. asrın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutuldu.
Bu eserden dolayı 14. yüzyıl Avrupasında İbn-i Sina'ya “tıbbın kralı” gözüyle bakılıyordu.
Ortaçağ Avrupası tıp kitaplarında İbn-i Sina taçlı bir hükümdar olarak ortada yer alır.
İbn-i Sina, bazı hastalıkların bulaşmasında gözle görülmeyenı varlıkların etkisi olduğunu, yani mikropların varlığına işaret etmişti.
Küçük ve büyük kan dolaşımını birbirinden ayıran âlim olarak bilinen İbn-i Sina tarihte ilk defa tıp ve cerrahiyi iki ayrı disiplin olarak değerlendirdi.