24 Nisan 2021 11:22
Türkiye’nin yerli ve milli SİHA’larının başarısı bir yandan gurur veriyor, bir yandan da "Devamını getirebilecek miyiz?" sorusunu akla getiriyordu.
Bu alanda faaliyet gösteren firmaların ortaya koyduğu çaba Akıncı ve Aksungur gibi iki kritik platforma daha kavuşmamızı sağladı.
Yeni platformlarla ilgili testler devam ederken dün yeni bir eşik daha aşıldı. Kamuoyuna duyurulan bilgiye göre BAYKAR tarafından üretilen Akıncı TİHA ilk mühimmat atışını yapmıştı. Sıradan bir mühimmatla yapılsa dahi son derece önemli olan bu haber, “Atış, ilk kez kullanılan MAM-T mühimmatı ile gerçekleşti” bilgi notuyla beraber daha farklı bir hal aldı.
MAM-T’nin özellikleri neydi, hangi platformlarda kullanılacaktı ve en önemlisi sahaya nasıl bir yansıması olacaktı? Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin ile yeni mühimmatın detaylarını konuştuk.
Menzili 5 kat daha fazla
Anıl Şahin’e ‘herkesin göz bebeği MAM-L’nin sahada ‘oyun değiştirici’ olarak anıldığını hatırlatıp, MAM-T’nin bu görüşü nasıl değiştireceğini soruyoruz…
MAM-L’nin 8+ kilometre menzili olduğunu ve esasen bir anti-tank füzesi üzerinden geliştirildiği bilgisini paylaşan Şahin, bu durumun bazı harekat konseptlerinde sınırlı etki üretebildiğine işaret etti. MAM-T’nin SİHA’lardan atıldığında menzilinin 30 kilometreden fazla olduğunu kaydeden Şahin, dolayısıyla MAM-L ile MAM-T arasında menzil bakımından 4-5 kat fark bulunduğunu söyledi.
Mühimmatlar için menzil kadar harp başlığının etkisinin de kritik bir değer olduğunu anımsatan Şahin, “Yeni üretilen MAM-T, esasında TEBER mühimmatına dayanıyor. MAM-L’ye göre daha yüksek miktarda patlayıcıya sahip olan MAM-T’nin harp başlığı, özellikle ‘alan hasarı’ faktörü bakımından MAM-L’ye oranla hatırı sayılır oranda yüksek etki oluşturacak. Bahsettiğim ‘alan hasarı’ şu anda sahada en ihtiyaç duyulan etkenlerden biri” ifadesini kullandı.
Hava savunma sistemlerinin yeni korkusu
MAM-T’nin kullanım alanlarından örnekler veren Anıl Şahin, zırhlı ya da zırhsız araçların, binaların, su üstü hedeflerin ve tanklar ile hava savunma sistemlerinin muhtemel hedefler arasında olduğunu anlattı.
Türk SİHA’larının sahadaki diğer komuta-kontrol sistemleri ve elektronik harp sistemleriyle koordine olduğu zaman muharebe sahasında nasıl yıkıcı bir etki oluşturduğunu hatırlatan Şahin, yeni mühimmatın muhtemel yansımalarını şöyle özetledi:
“Burada tabii ki mühimmat kritik bir etken. Siz bunu MAM-L ile yaparken, onların angajman menziline de girmek zorunda kalıyordunuz ancak Türkiye’nin kendine has taktikleri sayesinde asgari kayıpla görev tamamlanıyordu.
MAM-T ile artık alçak irtifa hava savunma sistemlerinin menzili içerisine hiç girilmeden SİHA’ların atış gerçekleştirmesi mümkün... Suriye, Libya ve Karabağ’da imha ettiği hava savunma sistemleriyle ‘Pantsir Avcısı’ olarak anılan Türk SİHA’ları, MAM-T ile hava savunma sistemlerine yönelik etkilerini daha da artıracak.”
MAM-T’yi hangi araçlar kullanabilecek?
Burada merak ettiğimiz bir diğer husus yeni mühimmatın hangi platformlardan atılabileceği… Şahin’e göre MAM-T sadece Akıncı ve Aksungur’dan atılmakla kalmayacak. Hürkuş ve Hürjet gibi platformlardan atılabilecek MAM-T’nin menzili 60 kilometrenin üzerine çıkıyor. İşin içine F-16 girdiğinde MAM-T daha da etkin bir menzile ulaşıyor ve hedefine 80 kilometrenin üzerinde bir mesafeden ulaşabiliyor.
Platform bazında menzilin neden değiştiği konusunu da detaylandıran Şahin, “Bu durum irtifadan kaynaklanıyor. MAM-T, kanatlı bir mühimmat dolayısıyla ne kadar yüksekten atılırsa o kadar uzun menzile sahip oluyor. Ayrıca 100 kilogramdan daha küçük bir ağırlığa sahip. Düşük ağırlığı sebebi ile hafif taarruz uçakları ve savaş uçakları tarafından da cazip bir mühimmat olacak. Yakında MAM-T’nin ‘çoklu salan’ ünitesinin de geliştirileceğini düşünüyorum. Bu sayede tek bir silah istasyonuna, birden fazla MAM-T mühimmatı yüklenebilir. MAM-T bu yılın ikinci yarısında seri üretime geçmiş olacak” görüşünü paylaşıyor.
Türk mühendislerin güvenini gösteriyor
Akıncı’nın ilk mühimmat atışının ROKETSAN tarafından ilk kez üretilen bir mühimmatla yapılmasının ne anlama geldiğini de sorduğumuz Şahin, bunun bir ‘güç gösterisi’ olduğuna dikkat çekip, şöyle devam ediyor:
“Normalde böylesine kritik bir platformdan atış yapılırken daha önce sıkça kullandığınız daha kolay bir anlatımla muhtemel tüm tepkilerini bildiğiniz bir mühimmat veya platform kullanırsınız. Ancak BAYKAR ve ROKETSAN farklı bir yol izledi ve daha önce görücüye çıkmamış bir mühimmatı da ateşleyerek hedefi başarıyla imha etti.
Bu durum bize hem BAYKAR’ın kendi ürettiği SİHA’ya olan güvenini hem de ROKETSAN’ın mühimmatına ne kadar inandığını gösteriyor. Türk savunma sanayii şirketlerinin kamu-özel ayrımı olmaksızın böylesine işlere imza atması gelecek döneme dair inancımızı da sürekli artırıyor."