turkcenin-mana-kapisi-bizim-yunus

Türkçenin mana kapısı: 'Bizim Yunus'

Türkçenin mana alemine açılan bir kapısı olan Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olması nedeniyle 2021 yılı, UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındı.

06 Aralık 2021 14:02

Türkçenin mana alemine açılan bir kapısı olan Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olması nedeniyle 2021 yılı, UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alındı.

Resmi Gazete’de, 30 Ocak 2021 tarihinde yayınlanan genelge ile 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı tarafından da “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edildi.

Yunus Emre’nin hayatı

Yunus Emre’nin hayatına dair ilk ve en geniş bilgi Uzun Firdevsi’nin yazdığı sanılan Vilayetname-i Hacı Bektaş-ı Veli’de yer alıyor. Bu Vilayetname’ye göre Yunus’un hayatı şöyle anlatılıyor:

Yunus Emre, Sarıköy’de yaşayan ve çiftçilikle geçinen fakir bir kişi. Yunus, önce buğday almak üzere Karahöyük’e gider, bir süre Hacı Bektaş-ı Veli’nin yanında kalır, geri döneceği sırada buğday yerine Hacı Bektaş ona “nefes” vermeyi teklif eder, fakat Yunus ısrar edince kendisine dilediği kadar buğday verilir ve gönderilir.

Köyüne yaklaştığı esnada gafletinin farkına varan Yunus, buğdayın bir gün tükenip nefesin ise tükenmeyeceğini düşünerek tekrar tekkeye döner ve nasip ister. Durum Hacı Bektaş-ı Velî’ye arzedilince o, “Bundan sonra olmaz. Biz o kilidin anahtarını Tapduk Emre’ye verdik, varsın nasibini ondan alsın” der ve onu Tapduk Emre’ye gönderir.

Yunus, 40 yıl boyunca düzgün odun taşır

Yunus da Tapduk Emre’nin yanına varıp durumu ona anlatır; Tapduk Emre halinin kendisine malum olduğunu, hizmet edip emek vermesi halinde nasibini alacağını söyler.

Yunus kırk yıl boyunca erenler meydanına eğrinin yakışmayacağı düşüncesiyle tekkeye sadece düzgün odun taşır.

Rum erenlerinin Tapduk Emre’nin tekkesinde büyük bir meclis kurdukları bir gün mecliste Yunus Emre ile birlikte Yunus-ı Guyende denilen başka bir Yunus daha bulunmaktadır. Tapduk Emre cezbeye gelince Guyende’ye, “Yunus, söyle!” der, fakat Guyende işitmez.

Tapduk bu sözü üç defa tekrarladığı halde Yunus-ı Guyende yine işitmez. Bu defa Yunus Emre’ye dönüp, “Yunus, vakit geldi, o hazinenin kilidini açtık, nasibini aldın, hünkarın nefesi yetişti, sen söyle!” der.

Gönlü açılan, gözlerinden perde kalkan Yunus “şevk denizine düşüp” inci ve mücevher değerinde sözler söylemeye başlar.

Yunus’un vefatı

Yunus Emre, tasavvufi eğitimini tamamladıktan sonra doğduğu köye, Sarıköy’e gönderilir. Burada yine, çiftçilikle ve insanların eğitimiyle vakit geçirir.

Yunus Emre şiirlerinde kendisini “şairler kocası”, “bir aşık koca” diye niteleyerek uzun bir ömür sürdüğünü ima eder.

Yunus’un vefat tarihi ve kabriyle ilgili bilgiler de uzun yıllar tartışma konusuydu.

Yunus’un vefat tarihinin 1320 olduğunu kabul edilir. Anadolu’nun pek çok yerinde ve Azerbaycan’da Yunus’a ait mezar ve makamlar mevcuttur.

Bunlar Yunus’un seyahat ettiği yerlerdeki sohbetlere katıldığını, çok sevildiğini ve hatırasının yaşatıldığını gösterir.

Anadolu’da Yunus’un mezarının bulunduğu söylenen yerler şunlar:

Eskişehir Sarıköy (Mihalıççık’ın Yunus Emre Mahallesi), Karaman, Aksaray Ortaköy, Bursa, Manisa Kula Emresultan köyü, Erzurum Dutçu (Duzcu) köyü, Isparta Keçiborlu, Afyon Sandıklı, Ankara Nallıhan Emremsultan köyü, Ünye ve Sivas. Bunların yanında Azerbaycan’ın Gâh bölgesinde de bir makam mevcut. Bazı kaynaklarda Yunus’un mezarının Sivrihisar yakınlarındaki Sarıköy’de olduğu söyleniyor.

Bizim Yunus şiirinde ne anlatıyor?

Yunus şiirlerinde insanı anlatıyor. Şiirlerinde, Kur’an-Kerim’den, Peygamber Efendimizin hadislerinde alıntılar var.

Yunus şiirlerinde “aşk”ı, aşka gidiş yolunu anlatır.

 

Diğer Haberler