02 Ekim 2020 11:17
AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki krizin, 30 yıldır işgal altındaki Dağlık Karabağ sorununun halen çözüme kavuşturulamamasından kaynaklandığını söyledi.
Prof. Dr. Selvi, Doğu Akdeniz krizinin en önemli evresinde Ermenistan’ın Kafkasya’da bir çatışma ortamı inşa etmeye çalıştığını belirterek, "Ermenistan'ın son saldırıları konjonktürel açıdan son derece dikkat çekici. Ermenistan'ın bu saldırılarının amaçlı, planlı ve dış destekli bir hareket olduğu çok açık ve net. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Doğu Akdeniz konusunda her yönden 'Türkiye’nin yanındayız' açıklamasından sonra bu gerilimin tırmanması son derece düşündürücü." diye konuştu.
"Rusya, ABD ve Fransa, Kafkasya'da çatışma ortamı istiyor"
Prof. Dr. Selvi, Rusya’nın desteğiyle Ermenistan’ın 1988 yılında Dağlık Karabağ’ı işgal ettiğinin, krizin çözümü için devreye giren Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatının (AGİT) şu ana kadar çözüm noktasında hiçbir somut adım atmadığının altını çizerek şöyle devam etti:
“BM bu işgali hukuk dışı ilan etmiş, AGİT Minsk Grubunu kurarak sorunu çözmesini istemişti. Minsk Grubu bugüne kadar hiçbir olumlu sonuç elde edemedi ya da etmek istemedi. Zira Rusya, ABD ve Fransa, Kafkasya’da çatışma ortamı istiyor. Silah satışı, petrol, doğal gaz ve Kafkasya’ya müdahale. İki ülke arasında başlayan çatışmalardan hemen sonra Rusya ve Fransa'nın açıklamaları, Ermenistan'a destek vermeleri bu niyetlerini somut bir şekilde ortaya koyuyor. Azerbaycan'ın başarılı bir şekilde yürüttüğü askeri harekatı durdurmaya çalışıyorlar."
Türkiye'nin, uluslararası alanda yalnızlaştırılmaya çalışılan Azerbaycan’ın yanında durduğunu söyleyen Prof. Dr. Selvi, "Türkiye, iki ülke arasındaki krize uluslararası hukuka uygun bir çözüm bulunmasını talep ediyor. Libya’da, Filistin’de, Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Azerbaycan’da da barışın tesisi için uğraşıyor, hakkın tecellisini talep ediyor. Türkiye’nin bu hareket tarzı 'yeni dünya düzeninin' artık anlaması gereken bir hal almıştır." ifadelerini kullandı.
Azerbaycan'ın 30 yıl önceki gibi olmadığını, topraklarını koruyacak, meşru haklarını talep edecek ve alacak siyasi, askeri ve ekonomik altyapıya sahip bir ülke olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Selvi, şunları kaydetti:
“Azerbaycan uluslararası bir denge konumuna geldi. Açıkçası Azerbaycan’ın bölgede güçlenmesi Rusya, Çin, ABD ve Fransa tarafından istenilen bir durum değil. Geçen yüzyıl boyunca gördük ki, emperyalistler Orta Asya’da ve Kafkasya’da tek başına güçlü olan bir iktidarı yaşatmadı. Azerbaycan’ı güçlü bir konumda tutmamak için Ermenistan ile enerjisini tüketmeye çalışıyorlar. Bu saldırıları Azerbaycan’ın gücünü tüketmeye yönelik bir operasyon olarak okumak da mümkün."
Dağlık Karabağ'ın iadesi konusunda Azerbaycan'ın şimdiye kadar diploması yolunu açık tuttuğunu belirten Prof. Dr. Selvi, "Bundan sonra Azerbaycan ve Türkiye, Dağlık Karabağ'ın iade edilmesi ve Azerbaycan'a zorla sürülmüş yüzbinlerce Türk'ün evine dönmesi koşuluyla masaya oturur. Bölgede barışın sağlanmasının yolu buradan geçiyor.” dedi.
"27 gün sabretsinler BMGK'nin onurunu kurtaracağız"
Türk İslam Araştırmaları Merkezi Başkanı ve Hazar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Telman Nusretoğlu da, tarihi bir Türk yurdu olan Revan topraklarında Ermeni devleti oluşturan Ermenilerin, Karabağ’da ikinci bir Ermeni devleti kurma hayaline kapıldığını söyledi.
Azerbaycan’ın 30 yıl müzakere masasından kalkmadığını, barış yoluyla topraklarını geri almayı beklediğini anlatan Doç. Dr. Nusretoğlu, Ermenilerin işgal ettikleri toprakları boşaltmak yerine tam tersine saldırılarına devam ettiğini belirtti.
Ermenistan’ın sivil yerleşim yerlerine düzenlediği son saldırının bardağı taşıran son damla olduğunu ifade eden Doç. Dr. Nusretoğlu, “Şartlar ne olursa olsun başkomutan Aliyev komutasında Azerbaycan ordusu Karabağ işgalden kurtarılana kadar savaşmaya kararlıdır. Uluslararası hukuk bizden yanadır. Azerbaycan BM’ye üye olurken Karabağ da dahil işgal altındaki topraklarıyla birlikte üye olmuştur. Kendi toprağındaki işgalci güçlere karşı savaşmak, onları temizlemek her devletin hakkıdır. Yükselen Türk gücünü engellemek için Yunan, Ermeni kartını sahaya sürenler, onları maşa gibi kullananlar er veya geç mağlup olacaklarını anlamalılar." değerlendirmesinde bulundu.
Nusretoğlu, Azerbaycan'ın davasında haklı olduğunu ve kimsenin toprağına göz koymadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Minsk üçlüsünün eş başkanları olan Rusya, Fransa ve ABD acil ateşkes çağrısı yapıyor. Peki bunlar BM Güvenlik Konseyi üyesi değil mi? Bu Konseyin Ermenistan'ı işgalci olarak tanımladığı, derhal işgal edilmiş Azerbaycan topraklarını terk etmelerini talep eden kararnamesi yok mu? 27 senedir Ermenistan'a sordular mı neden bu kararname uygulanamıyor. 27 yıldır Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'da işgalci pozisyonuna göz yumdular. 27 gün sabretsinler, şanlı ordumuz işgalci Ermenistan'ı Karabağ'dan çıkarsın ve BM Güvenlik Konseyinin üyesi olan ülkelerin onurunu kurtarsın."