08 Ocak 2022 10:19
Program kapsamında Sadık Ahmet’e ait kişisel eşyalar konferans salonunun dışında sergilenirken, tören için hazırlanan yaka rozeti, pul ve kitap tanıtıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile YTB'nin ortaklaşa hazırladığı "Doktor Sadık Ahmet" kitabında, akademisyen ve uzmanların makaleleri yer alıyor. Kitapta "Batı Trakya Türkleri ve Yaşadıkları Sorunlar", "Doktor Sadık Ahmet'in Hayatı ve Şahsiyeti" ve "Dr. Sadık Ahmet'in Mücadelesi" gibi bölümlerin yanı sıra Sadık Ahmet ile ilgili birçok kişiyle yapılan röportajlar bulunuyor.
Program, Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Dr. Sadık Ahmet'in yaşamı ve mücadelesini anlatan videonun gösterimiyle başladı.
Ankara Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Korosu sanatçıları, Dr. Sadık Ahmet'in sevdiği türküleri, Batı Trakyalı öğrenciler de anısına yazılan marşı seslendirdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, konuşmasına, "Batı Trakya Türklerinin haklı mücadelesinin büyük savunucusu" Sadık Ahmet'i rahmetle yad ederek başladı.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca hazırlanan ve Dr. Sadık Ahmet'i gelecek kuşaklara tanıtacak çok değerli bir eserin de tanıtımının yapıldığını aktaran Akar, onun gibi bir dava adamını, mücadelesini ve Batı Trakya Türklerinin sorunlarını anlatan bu kıymetli eserin hazırlanmasında emeği geçenleri kutladı.
Dr. Sadık Ahmet'i, "Yunan idaresinin Batı Trakya Türklerine yönelik haksız-hukuksuz eylemlerine karşı, soydaşlarımızın sesini dünyaya duyuran, Batı Trakya Türklüğünün sembol ismi ve korkusuz lideri" olarak nitelendiren Akar, şunları söyledi:
"O, yaşadığı toprakları karış karış dolaşarak soydaşlarımızın dertlerini dinlemiş, bunlara çözüm üretmek için büyük çaba sarf etmiş, ömrünü davasına adamıştır. Bu çabaları gösterirken karşılaştığı zorluklar, baskılar, tehditler ve aldığı hapis cezalarına rağmen davasından asla geri adım atmamıştır. Batı Trakya Türk toplumu da Dr. Sadık Ahmet’in açtığı yolda yürüyerek onu yalnız bırakmamıştır. Hayatı, mücadele azmi, cesareti ve fedakarlığı, Türk gençlerine ilham kaynağı olan Dr. Sadık Ahmet’in mirasına sahip çıkmak, bu mirası gelecek kuşaklara aktarmak hepimizin boynunun borcudur. İnanıyorum ki Batı Trakya Türklerinin haklı davası, Dr. Sadık Ahmet’ten sonra sizlerin, bizlerin, hepimizin ve genç Sadık Ahmetlerin mücadelesiyle, hak ettiği neticeye ulaşacaktır."
"Böyle bir uygulama söz konusu değil"
Yunanistan ile Ege'de, Akdeniz'de ve Kıbrıs'ta yaşanan birtakım sorunlara dikkati çeken Akar, "Bu sorunlar, bazı Yunan siyasilerin uluslararası hukuktan uzak, gerçeklikten kopuk, popülist ve uzlaşmaz tavırlarıyla daha da derinleşmektedir." diye konuştu.
Türkiye'nin iyi niyetli diyalog çağrılarını vurgulayan Akar, şöyle devam etti:
"Yunanistan, her türlü gerçeği çarpıtarak ve adeta kuzu postuna bürünerek mağdur bir ülke olduğu imajını vermeye, AB üyeliğine sığınarak hukuk dışı ve saldırgan eylemlerini örtbas etmeye, suni bir tehdit algısı oluşturarak ittifak içinde ittifak kurmaya çalışmakta, Türkiye ile olan sorunlarını Türkiye-AB, Türkiye-ABD ve Türkiye-NATO sorunu haline getirmeye çabalamaktadır. Yunanistan, aramızda çözüm bekleyen hemen her konuda uluslararası hukuka, akla, mantığa, iyi komşuluk ilişkilerine ve tarihi gerçeklere aykırı hareket etmektedir. Komşumuzun, karasularını tek taraflı olarak 12 mile çıkarmak istemesinin, 6 mil olan karasularına karşın 10 mil hava sahası olduğunu iddia etmesinin akılla, mantıkla ve hukukla izah edilmesi mümkün değildir. Tarihte, günümüzde ve uluslararası hukukta böyle bir uygulama söz konusu olmamıştır."
Akar, Yunanistan'ın, başta Lozan Antlaşması olmak üzere, uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde 23 Gayri Askeri Statüdeki Ada'nın en az 16’sının statüsünü ihlal ettiğini belirterek, "Üstelik bu adaları çeşitli tatbikatlara dahil ederek NATO ve üçüncü taraf ülkeleri de kendi iddialarına alet etmeye çalışmaktadır. Adeta onları kandırmaya çalışmaktadır. Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar üzerinde de egemenlik hakkı iddia etmekte, hatta bu adaların bazılarını satışa çıkarmaktadır." diye konuştu.
"Yunanistan, Doğu Akdeniz’de de akıl ve hukuk dışı iddialarını sürdürmektedir" diyen Akar, şunları kaydetti:
"Türkiye’ye 1950 metre Yunanistan’a 600 kilometre mesafedeki 10 kilometrekarelik Meis Adası için 40 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı talep etmektedir. Gayri hukuki bir pişkinlikle Türkiye’nin deniz yetki alanlarında hak talep eden Yunanistan, yaklaşık 1900 kilometre ile Akdeniz’in en uzun kıyı uzunluğuna sahip Türkiye’yi, Antalya körfezine hapsetmeye çalışmaktadır. Yunanistan’ın hukuk ve akıl dışı tüm bu eylemleri onun yayılmacı anlayışını en açık şekilde ortaya koymaktadır. Zira, 1832’de 47 bin 517 kilometrekarelik yüzölçümü ile Mora Yarımadası ve çevresinde resmen kurulan Yunanistan’ın günümüze kadar 7 aşamada yaklaşık 3 kat büyüklüğe ulaşması da bu yayılmacılığın açık bir göstergesidir. Bütün bunlar, bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamayan, aksine gerginliği tırmandıran, komşuluğa ve müttefiklik ruhuna aykırı eylemlerdir."
"Provokatif bir silahlanma sevdası"
Yunanistan'ın bazı ülkelerin teşvik ve kışkırtmalarıyla "provokatif bir silahlanma sevdasına" kapıldığını dile getiren Akar, "Bu yaklaşımın beyhude bir çaba olduğunu bazı Yunan akademisyenler, diplomatlar ve komutanlar da açık yüreklilikle ifade etmektedir." dedi.
Yunanistan'ın uluslararası anlaşmalar ile Batı Trakya Türklerine tanınmış temel hakları, türlü yollarla ortadan kaldırmaya devam ettiğini, üyesi olduğu AB’nin değerlerini hiçe saydığını belirten Akar, şu açıklamalarda bulundu:
"Yunanistan, 'Türk' kimliğinin inkarı başta olmak üzere Türklerin eğitim, dernek kurma, kendi dini liderlerini seçme, vakıflar, ifade ve basın özgürlüğü gibi konularda kısıtlayıcı ve baskıcı uygulamalarını maalesef sürdürmektedir. Batı Trakya Türklerinin kurduğu dernekleri sadece adında Türk kelimesi geçtiği gerekçesiyle kapatan Yunanistan’ın bu eylemleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da mahkum edilerek tescillenmiştir. Ancak Yunanistan hala AİHM kararlarını uygulamaktan imtina etmektedir. 'Türk yoktur' demek, Türklere ait okul ve dernekleri kapatmak, cami açılışlarını engellemek tüm demokratik ve çağdaş değerler ile tarihi gerçekleri inkar etmek demektir. AB ve üçüncü taraflar da bu haksızlığı, hukuksuzluğu ısrarla görmezden gelmekte, dehşet bir paradoksal yaklaşımla gerçekleri tamamen ters yüz ederek Türkiye'yi saldırgan göstermek için her türlü aldatmacaya başvurmaktadır. Biz, Batı Trakya Türklerinin durumlarının iyileştirilebilmesi için konuya uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalar kapsamında evrensel insan hakları çerçevesinde bakılması gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz."
"Güçlü bir şekilde durmaya devam edeceğiz"
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birçok kez ifade ettiği gibi tüm sorunların uluslararası hukuka, akla, mantığa uygun ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, diyalog yoluyla çözümünden yana olduğunu belirten Akar, şunları söyledi:
"Bunun için büyük çaba harcıyor, komşumuza dostluk elimizi uzatıyoruz. Beklentimiz, Yunan muhataplarımızın üçüncü ülkelerin kışkırtmalarına kapılmaması, gerginliği tırmandırıcı provokatif eylem ve söylemlerden, uzlaşmaz tavırlardan kaçınması, Batı Trakya’daki soydaşlarımızın sorunları dahil, tüm sorunlarımızın çözümü için bizimle samimi iş birliği içerisinde olmalarıdır. Türkiye olarak, uluslararası hukuk ve evrensel insan hakları çerçevesinde Batı Trakya Türklerinin haklarını ve özgürlüklerini savunmaya, onların kimliğini inkar eden politikaların karşısında güçlü bir şekilde durmaya devam edeceğiz."
TBMM Eski Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Köksal Toptan, Sadık Ahmet'in ilkelerini yaşatabilmenin bir görev olduğunu dile getirerek, "Ama o bayrağı hiç indirmeden yukarıda tutmak, Batı Trakya gençliği üzerine verilmiş bir görevdir." şeklinde konuştu.
Sadık Ahmet'in kısa yaşam süresinde çok şey yaptığını hatırlatan Toptan, "Büyük adamlar işte böyle yapar. Büyük devletler de böyle yaparlar." ifadelerini kullandı.
AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ise Batı Trakya Türklerinin sevginin, muhabbettin ve kardeşliğin sesini yükseltmeye çalıştığını belirterek, "Maalesef Yunanistan bu sesin çok uzağında, insanımızın onurunu hedef almaktadır." diye konuştu.
Batı Trakya Türklerinin Sadık Ahmet'i hiçbir zaman unutmadığını belirten Çavuşoğlu, "Onun cesaretlendirmesiyle adeta bir şeb-i yelda gibi Türk varlığının üzerine gelen dönemin karanlığı dağılabilmiş, insanımızın umudu yeşermiştir." sözlerini kullandı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Kamil Aydın da Sadık Ahmet'in Batı Trakya Türklüğünün ruhunda sembolleşen bir isim olduğunu ve inandığı hak davasından asla vazgeçmediğini söyledi.
Aydın, "Yunanistan'ın Lozan anlaşmasıyla teminat altına alınan eğitim, ibadet, seçme seçilme, milli kimliğin ifadesi ve kullanımı başta olmak üzere soydaşlarımız bir takım azınlık haklarından yoksun bırakma uygulamalarına maalesef devam etmektedir." dedi.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, geçmişten gelen bütün acı hatıralardan ders çıkararak, geçmişe doğru bir şekilde bakılması ve geleceğe güçlü adımlarla gitmenin yollarının bulunması gerektiği dile getirdi.
Sadık Ahmet'in iyi yetişmiş bir lider olarak bir topluluğu ayağa kaldırdığını vurgulayan Çam, "Sadık Ahmet bunun nasıl mümkün olduğunu ortaya koydu ve başarılı oldu." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajının da okunduğu anma programında ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı ile YTB'nin ortaklaşa hazırladığı "Doktor Sadık Ahmet" kitabının tanıtımı yapıldı.
"O bir halk adamıydı"
Kitabın editörlüğünü yapan Doç. Dr. Nilüfer Erdem, ilk olarak Batı Trakya Türklerinin Dr. Sadık Ahmet'i neden bu kadar çok sevdiği sorusuna cevap aradığını söyledi.
Bu sorunun cevabını kısa sürede bulduğunu aktaran Erdem, Dr. Ahmet'in Batı Trakya'da ziyaret etmediği bir Türk köyünün olmadığını, her Batı Trakyalı Türk ferdinin derdini dinlediğini belirtti. Erdem, "O bir halk adamıydı. Batı Trakya Türkleri kendilerinden biri olarak gördükleri Sadık Ahmet'i bağırlarına bastı." dedi.
Dr. Sadık Ahmet'in Yunanistan parlamentosunda görev yapmış ilk bağımsız Batı Trakya Türk Vekili olduğuna dikkati çeken Erdem, "Batı Trakya Türklerinin sorunlarını uluslararası platformlara taşımakta Dr. Sadık Ahmet'in rolü yadsınamaz. Doktor Sadık Ahmet'le birlikte Batı Trakya Türklerinin kimlik ve hak mücadelesi farklı bir nitelik kazanmıştır." ifadelerini kullandı.
"Her yerde Türk olduğumuzu haykıracağız"
Levent Sadık Ahmet de babasının hapse giderken bile, "Ben bir Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suç ise burada bir kez daha tekrar ediyorum; ben bir Türküm ve öyle kalacağım." cümlelerini kullandığını vurguladı.
Babasının sis perdesi henüz kalkmayan bir suikast sonucu hayatını kaybettiğinin altını çizen Levent Sadık Ahmet, "O gün biz bir söz verdik; bayrak yere düşmez, dava burada bitmez. Biz, Sadık Ahmet'in soyadını taşıyan ailem her zaman ve her koşulda ne pahasına olursa olsun bu soyadını bu şekilde taşıyıp her zaman ve her yerde Türk olduğumuzu haykıracağız." diye konuştu.
İsteklerinin Türk olarak tanınmak olduğunu kaydeden Ahmet, demokrasinin beşiği olarak görülen Yunanistan'ın Türklere karşı hak ihlallerine imza atmaya devam ettiğini söyledi.